1. Anasayfa
  2. Değerlendirmeler

Bilgi Toplumunda Eğitim ve Öğretmen

Bilgi Toplumunda Eğitim ve Öğretmen
0

Bilgi toplumunda sorun bilgiye ulaşmak veya bilgiyi aktarmak değil, eleştirel bir yaklaşımla mevcut “bilgi okyanusunda “doğru” bilgiyi bulup kullanmak ve daha da önemlisi “bilginin kendisini üretecek beceri ve yaratıcılığa sahip olmaktır.

Bireylerin olduğu gibi toplumların da üretme, yaratma ve sorun çözme güçlerinin gelişmesi ve kültürel kimliklerinin oluşması; gördükleri eğitimin türüne, içeriğine, niteliğine, gelişmiş bir yapıya sahip oluşuna bağlıdır. Eğitimin gelişimi ya da gerilemesi ile toplumun değişimi aynı doğrultuda ilerler. Eğitim ilerlediği takdirde toplumda refah seviyesi yüksek hale gelir. Örnek bir toplum düzeni ve eğitim seviyesine sahip Finlandiya örneğini verebiliriz burada. Bu toplumun gücünü eğitim seviyesinin yüksekliği ile aldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Finlandiya artık örnek olarak tüm dünyada gösterilmektedir.

Öncelikle dil bilincinin oluşmasıyla toplumun iyi yönde değişebileceği kanısındayım. Bir toplumu ayakta tutan o toplumun dil varlığıdır, dilinin yozlaşmasına izin vermeyen ve dili ile kendini ispat eden toplumlar benliklerini daima koruyacaktır. Örneğin Finlandiya asırlarca İsveç yönetiminde iken resmi dil İsveççeydi ve Fince halkın diliydi, küçümsenmekteydi. Hiçbir eser Fince basılmazken kültürleri de ne nesilden nesile aktarılabiliyordu ne de tam olarak bir kültüre sahiptiler. Ulusal bir kimlik kazanmak için uğraş verdiler ve şu an tüm dünyada eğitim sistemleri ile adlarını duyurdular. Sonuç olarak ulusal kimlik kazanmalarında eğitim faktörü oldukça fazlaydı. Bu yüzden bir toplumun rotasını eğitim çizmektedir denebilir. Bütünleşmek istediğimiz küresel bilgi toplumunda ,uluslararası standartlarda en iyi okulları kurmadan,yeni nesilleri, çok iyi yetişmiş, bilgili, becerili ve erdemli öğretmenlerle eğitmeden ,bireysel, toplumsal, ekonomik ve kültürel potansiyelimizi kullanmak, çağdaş medeniyeti aşmak ve ona öncülük etmek mümkün değildir.

Okulun iyi oluşundan kasıt elbette daha çok idealist öğretmenlerin yer almasıdır. ‘’Okulun ‘ruh’u öğretmendir.” ya da ”Okulların kalitesi öğretmenlerin kalitesi kadardır.” sözleri toplumda genel kabul gören ifadelerdir. Bu ifadeler öğretmenlik mesleğinin eğitimsel ve toplumsal sistemdeki rol ve önemine işaret eder. Okulun, kalbinin öğretmen olduğundan bahseder. Öğretmen ve öğrenci ayrılmaz bir bütündür. Biri olmadan diğeri var olamaz. Öğretmenle çocuk arasındaki ilişki ve etkileşim diğer bütün mesleklerden farklı, uzun süreli ve çok boyutludur.

Çocuklar yaşamak, gelişmek ve doğal olarak sahip oldukları potansiyeli kullanmak için öğrenmek zorundadır. Fakat burada iki önemli husus vardır. İlki bilgi toplumunda öğrencinin bilgiyi kendisinin bulması, araştırması ve üretmesi gerekir. Beklenti bu yöndedir. Öğrencinin bunu tek başına yapması ise mümkün değildir. Öğretmen burada bir rehber görevi üstlenir. Öğrencinin doğru bilgiyi bulması ve kullanması konusunda ona yol gösterir. Ayrıca öğrencinin internet yoluyla bunu tek başına yapabileceği düşüncesi de tamamen yanlıştır. Çünkü internet bir bilgi kirliliği kümesidir ve bunun içerisinden öğrencinin doğru bilgiye ulaşması imkansızdır.  Ayrıca web tabanlı öğrenme ortamları, soru-cevap siteleri, alıştırmalar, öğretici eğitsel oyunlar, kimi ders notları içeren siteler vb. yalnızca yardımcı kaynak ve pekiştirme niteliğinde kullanılabilir. Öğrencinin daima bir öğretmene ihtiyacı vardır.

İkincil olarak da önemli olan bilgi toplumunda, kişinin bilgiyi edinmesi oldukça kolaydır fakat önemli olan doğru bilgiye ulaşmaktır çünkü yaşadığımız çağda erişebileceğimiz sınırsız bilgi kaynakları bulunmaktadır. Bu yüzden eğitim toplumun olmazsa olmazıyken aslolan okulda ve öğretmenlerle eğitim alabilmektir. Aksi takdirde bilgiye erişim zaten sağlanabilir. Fakat insan belirttiğim gibi doğru bilgiyi elde edebilmek için bir rehbere, kılavuza yani yönlendirilmeye ihtiyaç duyar. Bunun toplumda bir düzen içinde sağlanabilmesi için ise bir kurum gerekmektedir.

Okullar, bireylerin değişen dünyaya ayak uydurmasını sağlamasının yanı sıra bireyin toplumun bir parçası haline gelmesini de sağlayan bir araçtır. Okullar, eğitimin bir düzene içerisinde olmasına oldukça olanak sağlamaktadır. Ayrıca okullar toplumun her düzeyine hitap etmektedir yani tüm kesimin aynı bilgiyi elde etme şansı vardır. Öğretmenler ise bir neslin, bir kültürün, bir toplumun değişmesinde etkili en önemli meslek grubudur. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin bir öğretmenin ve bir okulun varlığının önemi yadsınamaz. Birey mutlaka bir kılavuza ve bir kuruma ihtiyaç duyacaktır.

Sonuç olarak insan bir potansiyelle doğar ve o potansiyelin ortaya çıkması, gelişmesi ve insanın ve evrenin yararına kullanılması bir erdem olarak kabul edilir. İnsanın bedensel, zihinsel ve duygusal potansiyeli de ancak anne-baba ve öğretmenin sağladığı bilgi ve sevgiyle kuşatılmış bir ortamda açılır, büyür ve gelişir. Anlaşılıyor ki öğretmen-öğrenci ilişkisi hangi çağda olursa olsun birbirini var eden iki parçadır.

”Okulun ruhu öğretmen, öğretmenin ruhu ise öğrencidir.”

Facebook Yorumları

İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.