Dün bir öğrencim, ders arasında yanıma geldi. Kısa bir sohbetin sonunda ayrılırken, ne zaman isterse odama gelebileceğini ve ayrıca kendisini görmemin beni çok mutlu ettiğini söylediğimde çok şaşırtıcı bir soruyla karşılaştım:
– Ama neden ki? Beni görmek seni neden mutlu ediyor?
– Çünkü ben sizleri çok seviyorum, sizinle sohbet etmek benim için çok keyifli…şeklinde açıklamalar yapsam da, tatmin olmasa gerek;
Soruyu yineledi,
– Beni görünce niçin mutlu oluyorsun? Ben sana bir şey yapmıyorum ki, sadece odana geliyorum, konuşuyoruz, bunun için mutlu olman gerekmez!..
Cümlelerinin ardından, biraz mutluluk üzerine konuşunca anladım aslında ne demek istediğini…
– “Ama annem ben ödevlerimi çok güzel yapınca çok mutlu oluyor. Yemeklerimi bitirince, odamı toplayınca, onu üzmezsem”… diye sıraladı, çevresini mutlu etmek için kendince gerekli davranışları… ”Ben sana bir şey yapmıyorum ki” diye yineledi cümlesini masum bir ifadeyle…
“Peki sen bunları annen istediği için mi yapıyorsun yoksa kendin istediğin için mi?” sorusunun cevabı tabi ki sadece annesi istediği için değildi… Kendisi de istiyor aslında fakat bilinçaltında yatan biraz da anne babasının onayı ve onları memnun ederek mutlu etme düşüncesi..
Odadan çıkarken arkasından yorumsuz kalarak öylece baktım…
Henüz 7 yaşında ama şarta bağlamış mutluluğu ve bir alışverişe. Yani iyi bir şey yaparsa ancak karşı tarafı mutlu edebilir, ve bunun için de iyi bir şeyler yapmak zorunda… Sonrası bu olay beni uzun uzun düşündürdü…
Çocuklarla ilişkilerde,
…….davranırsan
…..…yaparsan ifadeleri onları nasıl etkiliyor acaba iç dünyalarında?
Yemeğini yersen, kardeşinle oynarsan, odanı, eşyalarını toplarsan…
Yani benim istediğim kalıba uygun davranışlar gösterirsen beni mutlu edersin mesajını mı veriyoruz acaba istemeden..
Yada okulda, kurallarına uyarsan, dersi çok iyi dinlersen, arkadaşlarınla iyi geçinirsen…vs..vs.. Problem davranışın yoksa çok mutlu oluyorum mu diyoruz? İyi davranışlar sergilediğin için beni çok mutlu ediyorsun mesajımı mı kullanıyoruz gizliden gizliye…Kendileri istediği için değil de büyüklerin istediği şekilde davrandığında mı bolca aferin ve onay alıyorlar? Koşullandırıyoruz mu acaba çocukları kendimizi mutlu etmek adına.. Doğru davranışları öğretirken iletişimde “ben dilini” kullanmayı çok mu abartıyoruz?
Mutluluk
Yaşamın temel amacıdır mutluluktur. Mutlu olmaya çalışırken çevremizi mutlu etmek de önemlidir tabi ki. Çocuklar mutludur, huzurludur zaten. Çünkü anı yaşarlar, derin düşünceleri yoktur ve yaşadıkları her şeyin keyfine varırlar doyasıya. 5 gün sonra, 2 ay önce çok da ilgilendirmez onları.. Geçmiş pişmanlıkları ve gelecekle kaygıları yoktur. Bu mutlu ruh halleriyle bizi mutlu etmek için daha mı fazla çabalıyorlar acaba? Mutluluk aslında doğuştan var olan saf bir duygu olarak algılanır. Sonradan öğrenilen ise koşullu-şartlı olan yapay mutluluk halidir. Farkında mısınız bilmem ama çocuklar çevrelerine uyum sağlamak için muazzam bir çaba sarf ederler. Onay gördüğünü davranışların ayırdını çok küçük yaşlarda algılarlar ve o davranışı tekrar ederek büyüklerin takdirini kazanmaya çalışırlar. Anne babalar çocuklarını mutlu etme çabasına girseler de çocuklardaki bu çaba daha fazladır. Onlar büyüklerin koyduğu ve aslında zihinlerinde anlamlandıramadığı kurallara çocukça anlamlar yükleyerek, boyun eğerek, büyüklerini memnun etmek adına uymak zorunda kalırlar. Yetişkinlerin gün içindeki değişken psikolojilerine bağlı olarak çeşitlenen anormal davranışlarına uyum sağlamak için şekilden şekile geçerler. Büyükleri mutlu etmenin önemini kısa sürede fark ederken haz aldıkları pek çok şeyden de vazgeçerler. Oyun sürelerini kısaltıp, hoplayıp zıplamak isterken uzun süre oturmak zorunda kalırlar ve çoğunlukla da dile getiremezler nedenlerini… niçinlerini….
Okula heyecanla başlayan çocuklar okuma-yazma zorlu sürecinde kimin için gösterirler onca gayreti? Onlara sorsan okul oyun yeridir aslında.. Ama öğrenmek ve bunun için çabalamak, ödevlerini yapmak, her gün okula gidip gelmek gerekir. Kimi zaman bu zorla olsa da… Bu çabaların çoğunu da aslında anne-babasını, öğretmenini memnun etmek adına yaparlar. İlk çocukluk çağları öyle gelip geçerken başarı, başarısızlık, rekabet gibi kavramlarını da öğrenmeye başlarlar. Başarılı öğrenci, başarılı insan.. Yani öyle olursa ailesi daha mutlu olacaktır. Büyüyünce ne olacaksın sorusuna bile en çok kabul gören meslekleri sıralarlar, daha çok onay almak adına… Ve istenmeyen o sınavlar dönemi… Hiç sevmediği derslere bile çalışırken, özel dersler alırken, ayrıca bunu neden yaptığının bilişsel farkındalığı bile gelişmemişken, önce kendi mutluluğumudur acaba hedef..!
Çocukların dünyasını onların gözüyle görmek elbette çok zor. Kendi yüzlerindeki masum gülücükten, gözlerindeki ışıltının benzerinden, çevresindeki büyüklerinden hissetmek için ne kadar çaba harcadıklarını fark etmek çok ta zor olmasa gerek…