Böyle kapsamlı bir başlık atınca elbette düşünmeden olmazdı. Çünkü bir kavramın kapsamına baktığımızda kavramın içerdiklerinin bir deniz kadar büyük olduğunu görmek mümkün. Özellikle konu eğitimse okyanusun üzerimize doğru geldiğini görebiliriz. Peki bir birey olarak biz ne yapabiliriz?
Aslında belki de bu ilk düşünmemiz gereken ayrıntıdır. Ancak genellikle bir tartışma başladığında ne yapabiliriz? ya da nasıl bu duruma geldik? sorusunun yanıtına değil kimin suçlu olduğuna bakarız. Belki de bizim öğretmenler olarak bu tartışmayı sınıflarda da yapmamız gerekiyor. Ancak baktığımızda bu tartışmanın kapsamı çok daha geniş. Özellikle konu düşünme olunca gerçekler çok daha ayrıntılı olarak tartışılmalı. Yani var olanın var olmak bakımından anlamını, yapısını, ilkelerini belirlemeye çalışırken başka bir anlamda metafiziğinden bahsederken karşılaştığımız başka bir gerçek. Yani metaverse.
Hadi gelin düşünce alanında bir metaverse yapalım. Yani 3D teknolojiyle düşünceye bir bakalım. Evet görebildiniz mi? evreni yanınızda. Tabletinizle bakarken bir yıldız kaydı mı? üzerinizden. Ya da sınıftasınız ve akıllı tahtalarda öğrencilerinizle birlikte bir müzenin içine girdiniz. Neler hissedersiniz? Öğrencilerin vay be! dediğini duydunuz mu? Ya da bir hücrenin içine giriyorsunuz ve neredeyse ona dokunacaksınız. Evet bu yaratıcılık denizinde yüzerken başka bir şeye ihtiyacımız yok gibi.
Ancak bence durum hiç de öyle değil. Çünkü eğitimdeki gerçekleri görmeden izdüşümü olan sanal gerçekliklerin bize bir faydası elbette olmaz. Belki de sanal gerçek görsel hafızası güçlü olan bireylere çok daha fazla hitap edecek ayrıca yine bir planlamaya ihtiyacımız olacak. Ve yine düşünmeye ihtiyacımız var. Yani aslında düşüncenin üç boyutlu bir bakışla tartışılmaya ihtiyacı var. Baktığımız zaman düşünme eylemi öğrenilmesi gereken bir aktivite. Ve metaverse ile değil belki de metafizikle anlaşılmaya ihtiyacı var.
Çünkü yöneticilerimiz, biz ve öğrencilerimiz bu eylemi gerçekleştirmeyi öğrenmediğimiz sürece daha çok tartışılacak şeye ihtiyacımız olacak. Ayrıca insanın doğasına baktığımızda daha çok anlam yüklenen düşünce sanal gözlüklerimizle gördüklerimizin yarattığı dünya için daha da gerekli olacak. Neden derseniz? bu 3D teknolojisinin yarattığı dünyanın gençleri bir süre sonra daha çok anlam arayışına girebilirler. Çünkü bizler birey olarak anlam arayışımızı sürdürmediğimiz sürece yarattıklarımızın geçici olarak ortaya koyduğu esintiler gerçek bir doyum vermeyecek.
Elbette metaverse hayatımıza girecek ve gençlerimiz üzerinde etki yaratacak. Hepimizin teknolojiyle uyuma ihtiyacımız var. Ancak daha önce belirttiğimiz gibi yine planlamaya ve yine düşünmeye ihtiyacımız var. Özellikle yaratıcılık eleştirel düşünmenin bir parçası olarak yaratmaya devam etmeli. Çünkü eleştirel düşünceden yoksun bir bireyin sadece metaverse akımına kapılıp sosyal olmaktan uzaklaşması mümkündür. Bu takdirde gelecek nesillerin yaratacağı liderlik anlayışında bireyler gerçek bir vatandaşlık bilincinden yoksun olabilir.
Öğretmenler olarak öncelikle eleştirel düşünme anlayışına sahip birey bilincini eğitim ortamlarına ve yönetim anlayışına taşımamız gerekir. Sınıfta planlama yaparken öğrencilerimizi bu düşünme biçimine dahil ederek yaratıcı ortamları oluşturmalıyız. Eleştirel düşünme biçimi bireylere analitik düşünceyle problem çözme yetisi kazandıracaktır. Problem çözme yetisi kazanmış bireylerin elbette metaverse gibi 3D teknolojilerinin içinde neyi nasıl kullanacaklarına dair bilgisi yüksek olacaktır. O halde gelecek olan bu teknolojinin elbette eğitim ortamına kazandıracağı birçok yenilik olacaktır. Ancak burada yapmamız gereken teknolojideki üç boyutlu yaklaşımı düşünceye taşıyarak bireylere kendi gerçeğini bulma yolunda yardımcı olmaktır.