Bugünlerde geleceğe dair, eğitime dair projeler sık sık gündeme gelmektedir. Eğitimin mühim gayelerinden biri gençleri geleceğe hazırlamaktır. Gelişen dünyada değişen şartlarda gençler geleceğe nasıl hazırlanmalı. Çok uzun yıllardır benzer anlayışta devam eden eğitim sistemleri teknolojinin hayatımızda kapladığı alanın hissedilir derecede artması ve yine hayatımıza “pandemi” yani dilimizdeki manasıyla “küresel salgının” girmesinden dolayı hem teknolojiyi hem de küresel salgını içine alan bir eğitim vizyonu oluşturmak mecburiyeti var diye öngörüyorum.
Bu çerçevede Dünya Ekonomik Forumunda yapılan bir çalışmada;
“COVID-19 ekonomik şoku, beceri boşluğunu daha da genişletti ve onu kapatma ihtiyacını daha acil hale getirdi. Bu, hem derin insan becerileri hem de dijital beceriler için yeni beceriler ile beceri kazanma ve yeniden pazarlama tarifi gerektirmektedir. Çevrimiçi eğitim ve öğretim endüstrisi, kilitlenen dijital olarak çalışanların ilgisinde bir artış olsa da, işverenlerin işçileri yeniden eğitme konusunda ikiye katlanması ve hükümetlerin Proaktif olarak, ekonomilere enjekte ettikleri muazzam mali teşvikte vasıfların artırılması ve yeniden beceri kazandırma konusunda hükümler oluşturması kritik önem taşıyor. İşçileri en iyi salgın sonrası ekonomiye hazırlamaktır.
Geleceğe yönelik eğitim ve öğretimi yeniden şekillendirmek için küresel ve ulusal kamu-özel işbirliği platformları oluşturmayı hedefliyor. Hızlandırıcı modeli, sadece kurumsal yapılar ve politikalar değil, aynı zamanda normlar, tutumlar ve bireysel iş taahhütleri yoluyla farklı ölçeklerde işbirliği eylemine duyulan ihtiyacı vurgulayarak sistem değişikliğini yönlendirir. Bu, küresel beceri boşluklarını kapatmak için dört kilit alana odaklanarak yapılır:
- Hayat boyu öğrenme ve beceri geliştirme
- Proaktif yeniden dağıtım ve yeniden istihdam
- Yenilikçi beceri finansman modelleri
- Beceri beklentisi ve iş piyasası bilgisi”
COVİD-19 ile yaşanan küresel salgının dünyada şok etkisi oluşturduğu, neredeyse salgın öncesine dair her şeyin değiştiği genel bir kabul olarak karşımıza çıkıyor. Bu salgın bizlere eğitimin yeniden tanzim edilmesini, istihdam stratejilerinin daha da öne çıktığını, uzaktan eğitimin önemimin arttığını çok net bir şekilde göstermektedir. Dolayısı ile mevcut çalışanların yeni eğitimlere, yeni becerilere ihtiyaç duyacağı anlaşılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında yeni eğitim anlayışından kaynaklanan yeni insan becerileri ve yeni istihdam politikaları için ciddi bir ekonomik kaynak ihtiyacı olacaktır. Farklı ölçeklerde işbirliği eylemi ihtiyacından ”yola çıkarak bir sistem değişikliğine vurgu yapılıyor. Dört ana alana odaklanarak bir model oluşturma önerisi öne çıkıyor. Aslında günümüzde de önemsenen hayat boyu öğrenme ve hayat boyu beceri geliştirme ana fikrinden hareketle sektör yani sanayi ile yakın Proaktif bir işbirliğini önemseyerek yenilikçi beceriler, yenilikçi finansman ve sektör tarafından beklenen becerilerin kazandırılmasının gerekliliğine inanan bir sistem çalışmasından bahsedilebilir.
Ülkemizin de geleceğin eğitim ve istihdam uygulamalarını elbette sistemini 30 yıllık vizyon ile kurgulamalıdır. Dünyada bu konuda yapılan çalışmalar da incelenerek ülkemizin kendine has özellikleri de göz önünde bulundurularak planlamalar yapılmalı ve sistem belirlenmelidir.