Her öğrenci keşfetmeyi bekleyen bir dâhidir. Eğer öğretmenler gönül gözü ve akıl özüyle bakabilirse, öğrencinin gönül sofrasına sevgiyle bağdaş kurup oturursa, yeteneğini fark ederse, kendini bulmasına yardımcı olursa her öğrenci aslında dâhidir ve istediği başarıyı elde etme potansiyeline sahiptir.
Okulda başarısız, yeteneksiz, bilgisiz, yapamayan, uyum sağlamayan öğrenci olarak etiketlenen, dışlanan, ötelenen ve hayatta başarılı olmuş onlarca başarı öyküleri var.
Mehmet Okur’u bilirsiniz; NBA tarihinin en önemli basketbolcularından biri. Okulda başarısız bir öğrenci, tembel olduğu düşünülüyor. Ailesi çaresiz onu okuldan alıyor ve basketbola yazıyor. Sonra ne oluyor, doğal yatkınlık alanını buluyor ve biraz çaba, biraz azim ile bir efsane doğuyor.
Albert Einstein’ının çok sevdiğim harika bir sözü var: “Aslında herkes dâhidir. Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçecektir.” Ve Bahar Eriş hocam ekliyor: ‘Evler, yüzebildiğini bilmeyen balıklarla dolu, okullar, sınıflar yüzebildiğini bilmeyen, kendini tembel bulan, yeteneksiz gören, bir işe yaramadığını düşünen çocuklarla dolu.’
Niye?
Çünkü her çocuğu aynı kalıba sığdırmaya çalışıyoruz. İlgisi, yeteneği, beklentileri, hayata bakış açıları, duyguları, hayalleri, doğal yatkınlık alanları, gelişimleri, doğası, çevresi, aile yapısı, alışkanlıkları, geçmişten taşıdıkları, sahip oldukları birbirinden farklı çocukları aynı teknik, yöntemle yetiştirmeye, eğitmeye, öğretmeye çalışıyoruz. Oluyor mu, olmuyor.
Bakın Leo Buscaglia o meşhur hikayesinde ne güzel anlatıyor:
‘Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelerek okul açmaya karar verirler. Bir tavşan, bir Kuş, bir Sincap, bir Balık ve bir Yılanbalığı yönetim kurulunu oluşturdu. Tavşan, müfredatta koşmanın bulunmasını istedi. Kuş, uçmanın dahil olmasını. Balık, yüzmenin dahil olmasını ve Sincap, ağaca tırmanmanın mutlaka zorunlu dersler arasında olması gerektiğini söyledi… Bütün bunları bir araya getirip, bir müfredat programı yaptılar. Ve bütün hayvanların bu dersleri görmesini istediler. Tavşan, koşu dersinde A alıyor olmasına rağmen, ağaca tırmanmak onun için çok ciddi bir sorundu. Sürekli kafa üstü düşüyordu. Bir süre sonra beyni hasar gördü ve artık eskisi gibi koşamadı. Artık koşuda A almak yerine, C alıyordu. Ve tabii, ağaç tırmanmada ise her zaman zayıf alıyordu. Kuş, uçmada çok başarılıydı, ama sıra toprak kazmaya geldiğinde, o kadar başarılı değildi. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırıyordu. Bir süre sonra, toprak kazma notu hala F olmasına rağmen, uçma notu C’ye düşmüştü. O da ağaca tırmanmakta çok zorlanıyordu. Sonuçta, sınıf birincisi olan hayvan her şeyi yarım yapabilen, geri zekalı yılanbalığı oldu…
Aslında her çocuk biriciktir. Her çocuk özeldir. Her öğrenci dâhidir. Biz onun kendisini, yeteneğini keşfedebilmesine yardımcı olursak, evde, okulda onlara biçtiğimiz kaftanlara sığdırmaya çalışmazsak, yeteneklerini keşfetmesine, doğal yatkınlık alanını bulmasına yardımcı olursak, kendini ait olduğu yeri bulmasına destek olursa, her çocuk hayatta başarılı olacaktır.