Öğretmenlerin öğrencilere vermiş olduğu işe ve çalışmaya ödev diyoruz. Ödevlerin amacı ise öğrencileri yeni konulara hazırlamak, öğrenmeyi kolaylaştırmak, öğrenilenleri gözden geçirmek, aktif öğrenmeyi sağlamak, öğrencilerin dilsel, zihinsel, sosyal ve bedensel becerileri geliştirmeye katkı sağlamaktır. Bu kısa açıklamadan sonra ödevlerin niteliklerinin ve niceliklerinden de bahsetmek istiyorum. Son zamanlarda kimi görsem bir dokunup bin ah işittiğim bir konu haline gelen ödevlere nitelik ve nicelik olarak da bakmak gerekli olduğunu düşünüyorum. Şimdi kafamdaki soruları kaleme döküyorum:
1. Sınıfa giden bir öğrencinin her akşam neden 5-6 sayfa ödevi olur?
Bu sorunun cevabını “okulun ödev politikası” diye vermek istiyorum. İlkokul çağında ödevlerin süresinin 20 dakikayı geçtiğinde çocuk tarafında bir anlamı olmadığını anlayamayan okulların velilerine gösteriş amaçlı sayfalarca ödevi eve yollayıp, anne babaları da sürece dahil eder gibi davranıp aslında okulda öğretemediklerini eve yollamalarıdır! Anne babayı sürece dahil eden ödevler akademik değil yaşam becerileri bazlı ödevler olmalıdır. Anne babasıyla akşam yemeğinde yaptığı sohbetten çıkarımlarını 3 -4 cümleyle aktarıp resmini yapabilen çocuk mu yoksa 4 sayfa Türkçe ödevini ödevin amacını dahi anlamadan bitirip öğretmenine teslim eden çocuk mu daha iyi anlar?
Madalyonun diğer yüzü ise bu ödevlerin geri bildirim süreçleri! Lütfen burada gözlerinizi dört açıp okuyun. Öğretmen tarafından geri bildirim verilmemiş bir ödevin nitelik olarak hiç bir anlamı yoktur! Nicelik olarak baktığımızda 4-6 sayfa ödev veren bir öğretmenin her sayfayı inceleyip öğrencisine geri bildirim verebilmesi ve öğrencinin ödev yoluyla da tekrar etmesini sağlaması ne kadar olasıdır, burası tartışmanın en kor olan; en can alıcı noktasıdır. Siz değerli anne babalar 4-5 sayfalık ödevleri çocuklarınızla yaparken öğretmenin işini de okulun işini de bir nevi paylaşmış olmuyor musunuz? Eğitim öğretim bakış açılarında göre çocuğun ödev verilerek ailesine ödev yaptırtmak gibi bir bakış açısına hiç denk gelmedim. Bir müzeye aileyle birlikte gidip gezmek ve ardından minik bir proje ya da sunu yapmak sayfalarca Matematik ya da başka dersin ödevini velilerin çocuklara yaptırtmasını sağlamaktan içerik olarak daha eğitseldir. Bu tip akademik içeriği yoğun ve baskıcı ödevlerin anne babaların üstüne atılması çocukla ebeveynin de ilişkisini oldukça zedeleyebilir.
Diğer bir konu ise bu ödevler verilirken temel amacın “ Çocuklara sorumluluk duygusu kazandırmak; kendi öğrenme sorumluluklarını almalarına motive etmek” kısmından tamamen uzaklaşılmasıdır. 7-8 yaşında bir çocuğun sayfalar dolusu yazı yazmasını sorumluluk olarak benimsemesini, içselleştirmesini beklememeliyiz.
Ödev politikalarını kimler belirler?
Okullarda akademik içerikleri denetleyen ve destekleyen kurullar var ise ve işleyişi hakkını vererek yapıyorlarsa bu kurullar ödevlerle ilgili belirleyici olabilirler. Eğer çalakalem bir sistemde çocuklara ödevler veriliyorsa burada belirleyici tamamen büyük resmin küçük parçası olan sınıfın öğretmenlerinindir. Öğretmenin inisiyatifi ve ödeve bakış açısı çocukları meşgul etmek ve onları öğrenemedikleri ya da öğretmediği konularla ilgili pekiştirme çalışmaları yaptırmaksa yandınız ama birazdan yazacağım olasılık kadar yanmadınız. Bu bakış açısını öğretmenlerinize vereceğiniz yapıcı geri bildirimlerle düzenleyebilirsiniz. Düzeltilmesi zor kısım ise ne ödev verdiğini dahi bilmeyen, sadece konu başlıkları, test ve alıştırma kitaplarıyla çocuklara ödev verdiğini sanan öğretmen tipidir. Xxx kitaptan ne kadar çok sayfa verirse o kadar çetin ceviz öğretmen olacağını düşünen bu tip meslektaşlarımdan hızlıca kaçmanızı tavsiye ederim.
Devlet okullarının ödev işleyişlerinin öğretmen ve kazanım bazında olduğunu, oldukça yüklü çalışmalarla çocukları meşgul ettiğini de biliyoruz ama gelin özel okulların bu korkunç yarışçı durumlarına da bir bakalım.
Öğretmediği, öğretemediği, içselleşmesini sağlayamadığı her şeyi sırf planlamalarına dahil ettikleri için sayfalar dolusu olmak şartıyla çocuklara ödev olarak veren o güzelim zincir okullara bakalım. Lütfen çocuğunuzu bir okula kaydettirmeden önce ödev politika ve prosedürlerini yazılı olarak isteyin. Okuyun ve anlayın. Mutlaka bir manifestoları vardır! Süslü cümlelerle size bu satışı yaparken çok da cazip gelebilir. Ama çocuğunuz başladığında o ödevin nasıl kontrol edildiğini, öğrencinin anlamadığı kısmı kolaylıkla ve rahatlıkla öğretmenine sorup soramadığına dikkat etmelisiniz. Geri bildirim verilmemiş bir ödev ödev değildir! Ters yüz edilmiş eğitim sistemi uyguluyoruz deyip sürekli araştırma yaptıranlar, öğretecekleri konuya evde çocuğun önden bilgi sahibi olarak öğrenmesini isteyenler de karşınıza çıkacaktır. Layığıyla ise lütfen takdir edin, destekleyin. Ama sırf akademik lugattan bir kelimeyi hayatınıza sokmak için yapılıyorsa orada müdahaleci olabilirsiniz.
Verdiği ödevlerden hoşnut ve geri bildirimleri hiç atlamayan bir öğretmen olarak niceliktense niteliğe yönlenmemiz gerektiği gerçeğini tüm meslektaşlarıma tekrar hatırlatmak isterim.
Bu sistemlerde savrulan tüm anne babalara ise kolaylıklar…