Danışma süresince danışanlar ve aileleri tarafından birçok beklenti olur. Tek seansın işe yaraması, bir an önce kendini eskisi gibi hissetme ve sorunların tek seferde uçup gitmesi… Bunlar gerçekçi beklentiler olmadığı gibi danışanların da danışma ortamına karşı direnç oluşturmasına yol açar. “Psikolojik Danışmada Sihirli Değnek Etkisi” konulu ilk yazımda daha çok ailelerin çocuk ve ergen danışanların danışma sürecinde beklentilerinden bahsetmiştim. İkincisi olan bu yazımda ise yetişkin danışanların danışma sürecinden beklentileri üzerinde duracağım.
Danışanlar hayatlarında onları zorlayan, günlük işlerinde işlevselliklerini düşüren ailevi, mesleki ya da kişisel birçok problem yaşarlar. Bu problemler zamanlar birikir ve günlük hayatın akışını etkileyecek hale gelir. Psikolojik danışma sürecine olumsuz bakmayan ve destekleyici etkisinden yararlanmak isteyen yetişkinlerin başvurdukları uzmanlar, sürecin etkili geçmesi için tüm mesleki deneyimlerini kullanır. Danışan ve danışman arasında kurulan güven ilişkisi danışma süreci için kilit noktadır. Bu sürecin ilk seansından danışman tarafından danışana yapılandırma yapılmalıdır. Yapılandırma, seans kuralları, danışma işleyişi ile ilgili bilgileri içerir. Bu anlatımın içeriğinde en başından beri bahsettiğim bir anda gelişme bekleme durumu olmalıdır. Danışanlar, büyük umutlar ve iyileşme isteğiyle uzmanlara başvururlar. Bu sebeple uzmanlara “Ne kadar da fayda görürüm?” ya da “Kaç seans sonra eski ben olabilirim?” şeklinde sorular yöneltebilir. Bu sorulara kesin ve net yanıtlar vermek doğru olmayacaktır. Danışanın hızlı bir beklentiye girmesi engellenmelidir.
Ayrıca birkaç seans sonrasında danışanlar tarafından olumsuz geri dönütler de almak mümkündür. “Kaç seans oldu ama ben hala problemlerimi çözemedim” ya da “Her seanstan sonra kendimi daha kötü hissediyorum sanırım danışma işe yaramıyor” gibi dönüşler olmak normaldir. Psikolojik danışma bir değişim sürecidir ve kısa sürede bir şeylerin değişimi gerçekleşemeyebilir. Bu aşamada danışman, uygulanan beceri ve tekniklerin zamanla danışandaki değişimi tetikleyeceği ve yine değişimin danışanda meydana geleceği anlatılmalıdır.
Psikolojik danışma seanslarının başlarında danışanın kendi ve hayatıyla ilgiyle uzun anlatımlar yapması beklendik bir durumdur. Psikolojik danışma bir tavsiye verme yeri ya da akıl danışma odası değildir. Bu nedenle psikolojik danışmana “Bana bir akıl verin, yol gösterin” ya da “Siz olsanız ne yapardınız?” gibi sorular sorarak yönlendirilme bekleme gerçek dışı bir beklenti olur. Psikolojik danışma sürecinin amacı danışana tavsiye verme, ümitlendirici söz söyleme ya da kararlarına karışma yeri değildir. Öncelikle danışan danışman arasında bu konu konuşulmalı ve sınırlar net bir şekilde çizilmelidir. Çünkü danışanlar, danışmanlar tarafından özlü bir söz söylenmedikçe ya da karar vermelerine yardımcı olunmadıkça sürecin işe yaramayacağını düşünmeye başlayabilirler. Bu noktada görevimiz olan danışmanlık becerilerini en üst düzeyde kullanarak danışanın problemlerini çözme konusunda ihtiyacı olan potansiyeli ortaya çıkarmasında ona destek olmaktır.
Psikolojik danışmanın açıklamaları danışanlar için her zaman olumlu olmayabilir. Bazen danışanlar bu şekilde dönüt aldıklarında “Ben sizden beni etkileyecek ve iyileşmeme yardımcı olacak bir cümle beklerdim” şeklinde karşılık verebilir ve danışma sürecine bir daha gelmeyebilirler. Meslek hayatımızda böyle karşılıklar alabileceğimizi bilmek psikolojik danışmanlar için oldukça önemlidir. Fakat bu karşılıkların bizim mesleki etik ve sınırlılıklarımızı etkilememesi gerekir. Danışma sürecinde görev ve sınırlılıklarımızı net bilerek etik ilkeler çerçevesinde devam edilmesi uygun olacaktır.
Yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere psikolojik danışmanların her ne kadar iyileşme sürecinde katkıları olsa da bir sihirli değnekleri yoktur. Gerçek sihir danışanın içindedir ve psikolojik danışmanların görevi kişinin kendi sihrini ve ışığını ortaya çıkarmasına olanak tanımaktır. Desteğe ihtiyacı olarak gelen danışanlar genelde kendi yapabileceklerinin ve gücün kendilerinde saklı olduğunun farkında değillerdir. Danışma sürecinde kullanılan danışma teknikleri sayesinde danışman, danışanın kendi gücünü ve yapabileceklerini fark etmesinde yardımcı olur. Anlaşılacağı gibi danışma sürecinin başrolü “psikolojik danışman” değil “danışan” dır. Bir şeyler sadece danışan isterse ve değişime olumlu yanıt verirse gerçekleşebilir.