Bugün instagram dan bir mesaj aldım ve bu yazıyı yazmam gerektiğine karar verdim yazmasam pişman olurdum..
Çok başarılı bir sayısal öğrencisi tıp okumak istemediğini ama ailesi ve hocalarının baskılarından dolayı o çok istediği sosyoloji, psikoloji bölümü için Türkçe-Matematik bölümünden sınava hazırlanamadığını söylemiş ve yardım istemiş. Kendi hikayem canlandı gözlerimde… Liseye geçiş sınavında güzel bir Sağlık Anadolu Lisesi kazanmış ailemin zoruyla gönderilmeye çalışılmıştım. Kan tutuyor diyorum alışırsın diyorlar hastane kokusu sevmiyorum diyorum olsun diyorlar iğne göremiyorum diyorum büyürsün diyorlar. 14 yaşında bir kız çocuğu ne olacağına karar vermemişti evet ama ne olmayacağını çok iyi biliyordu. Ağlaya ağlaya hiç okumam zorla diyerek kayıt günü tüm kozumu oynayarak caydırdım ailemi hemşire olmam hayallerinden. Yıllar geçti hala kan tutuyor ve hala hastanelerden nefret ediyorum. Ah diyorlar şimdi sağlığı bitirsen kaç senelik sağlıkçıydın, memurdun. Peki ya mutlu olur muydum? Hiç sanmıyorum. Çünkü hayat bazen emin olduğunuz yolda risk almaktır, bazense tüm sonuçları göze almaktır. Ama bunu yapmanın tek bir şartı var kendinizden gerçekten emin olmanız. Çünkü başarılı olmak için kararlı olmak gerekir…
Dillerde hep aynı soru dolaşıp duruyor. Bana da belki defalarca aynı sorular soruldu. Hocam hangi bölümü tercih etmeliyim? Şu bölüm geçen sene kaçla kapatmış? Kaç net yapmam lazım? Benden ne olur hocam? diyenler bu bölümü okursam memur olur muyum ve daha niceleri…
Sahi bize uygun bölümü nasıl seçeceğiz? Ya da hali hazırda yaptığı işi sevenler nasıl başladık bu serüvene?
Öncelikli olarak ilk ve temel adım kişinin kendini tanımasıdır. Yani sen ne yaparken mutlusun? En çok kendini ne yaparken eğlenmiş ve rahat hissediyorsun? Mesela bir grupla bir plan yapacağın zaman programı yöneten sen misin? Yoksa sadece programa dahil olup kendini diğer arkadaşların aklına mı emanet ediyorsun? Grup aktivitelerini seviyor bundan zevk alıyor musun? Ahh en sevdiğim şey bilgisayarda zaman geçirmek araştırmak mı diyorsun? Yeni ülkeler şehirler gezmek tam benlik mi diyorsun? Çok seviyorum insanlara bir şeyle anlatmayı anlayana kadar anlatırım mı diyenlerdensin. Off insanlarla uğraşmak bana göre değil hocam mı diyorsun? Ya da ben üreteceğim,farklı olacağım mı diyorsun? Nasıl bir yaşam sürmek istiyorsun? Yani bu işi yapan insanlar kaç saat çalışıyor, sosyal hayatları ne durumda araştırdın mı? Peki ya yeteneklerini gözden geçirdin mi? En çok takdir edilen noktaların neler? Ooo hocam ne kadar soru sordunuz dediğini duyar gibiyim. Evet çoğunuz bu soruları kendinize sormadınız ve hala sormuyorsunuz. Önce kendinize bu soruları sorun cevabı bulamıyorsanız o zaman bu soruları sizi iyi tanıyan insanlara sorun. Ailenize,arkadaşlarınıza ve öğretmenlerinize… Sakın diyeyim bu soruyu sizi tanımayan insanlara sormayın. Sonucunda mutsuz,işini sevmeyen insanlar olur çıkarsınız bu sorunun tek muhatabı sizler ve sizi çok iyi tanıyan insanlar. İlk adımınız da kendinize sorular sormaktan kaçınmayın ve istediğiniz bölümün hangi sorulara cevap geldiğini bilin. Mesela, ben masa başı işi sevmiyorum bilgisayar benlik değil diyor ama geleceği açık diye yazılımcı olmak istiyormuş aman diyeyim olmayın en azından biraz daha düşünün. Hep diyorum ki bana göre kötü bölüm yoktur kişiye uygun olmayan bölüm vardır.
Bir diğer sorunumuz ise memur olabilecek miyim? Atanabilecek miyim?
Bu soruya kesin cevap vermek ne mümkün,ne anlamsız… Elimizdeki verilerden tahminlerde bulunuyoruz ama 4 sene sonra ne olacağını garanti edemiyoruz. İlk ve Acil Yardım vardı bir zamanlar öyle güzel atadı ki binlerce kişi 2 sene de mezun olup patlattı kontenjanları peki ya sonra? Sonrasını gördük hep birlikte zamanla atamaların düşüşüne şahit olduk… Dönem dönem bazı bölümlere yığılmalar olur ve bundan karlı çıkacaklar sadece ilk mezunlardır. Yani sırf bir bölüm çok iyi atıyor diye gözü kapalı gitmek ne kadar doğru? Karar size ait. Burada sizin hayata bakış açınız ve şartlarınız önemli etkendir. Aman yanlış anlaşılmasın şunu da demiyorum adı sanı duyulmamış itibar görmeyen,tanınmayan bölümleri (Her bölüm çok değerli sadece bazıları ülkeler için daha değerli olabiliyor maalesef) sırf üniversite okumak kaygısıyla okursanız sonu hüsran olacaktır. 4 sene sonunda kendiniz dahil kimseyi mutlu edemeyeceksiniz ama eğer o bölümün aşığıysanız çok güzel yerlerde olacağınızdan hiç şüpheniz olmasın. Ben istediği bölümü okuyup azimle çalışıp başarısız olanı görmedim çünkü.
Benim baktığım pencereden durum şöyle sevdiğiniz işi yaparsanız belki az kazanırsınız ama ömür boyu mutlu olursunuz ya da sevmediğiniz bir işi yapar çok kazanır ömür boyu mutsuz olursunuz. He bir seçenek daha var o da sevdiğiniz işi yapıp çok para kazanabilirsiniz bunları sadece sizin potansiyeliniz belirler. Ve unutmayın acele eden kendi ayağına çelme takar demiş atalarımız ne de doğru. Her sene hiç bölüm araştırması yapmayan gençler geliyor tercih için. Hayatınızla ilgili önemli bir kararda bu kadar teslimiyetçi olmayın lütfen. Araştırın okuyun bakın ve elinizdeki teknolojiden sonuna kadar faydalanın. Artılarını eksilerini iyi değerlendirin.
(Yazımızın 2.bölümü için takipte kalın)