Saatinde, vaktinde orada olunması gereken mesleklerden biridir okul öncesi öğretmenliği… Sorumluluğu, mesai saatleriyle veya okul binasının sınırlarıyla bitmez. Sabah yenilenmiş bir enerjiyle girdiği kapıdan akşam kulağında çınlayan seslerle çıkar anaokulu öğretmeni. Zihni hala geçirdiği günün özetiyle meşguldür. Ortalama 16 çocuğun eğitimi, yemeği, kılık-kıyafeti, tuvaleti, morali… Hepsiyle aynı anda ilgilenmek, çözüm bulmak, yorulmamak, bırakmamak ve “olaydan” kopmamak zorundadır. Hem zihnen hem bedenen müthiş bir enerji sarf eder. Neyse ki bu özveri asla boşuna değildir. Bunu en iyi ve gören ve anlayan da çocuklardır. Bir sarılma, bir güzel cümle, bir gülen yüz… İyi ki bu mesleği yapıyorum dedirtir öğretmenlerimize.
“İyi ki bu mesleği yapıyorum!” Tüm okul öncesi öğretmenleri bu cümleyi kurabiliyor mu? Çalıştıkları kurumlar onların motivasyonunu önemsiyor mu? Anne-babalar beklentileri konusunda orantılı bir yaklaşım sergileyebiliyor mu?
Seneler önce, gözlem yapmak üzere gittiğim bir okulda, bir anaokulu öğretmeninin, anne-babanın isteği üzerine, özel olarak hazırlanmış çizelgede çocuğun gün boyu yaptığı çişin sayısı ve renk tonunu işaretlediğini görmüştüm. Amacının çocuğun yeterli miktarda su içip içmediğinin kontrol edilmesi olduğunu paylaşmıştı. Çocuğun herhangi bir sağlık problemi olsa tabii ki yapılsın ancak öğretmenin verdiği suyun miktarını ölçmek için bir ufak test niteliği taşıyan bu uygulama gerçekten orantısız bir talepti.
Okul öncesi öğretmeni, çocukların öz-bakım ihtiyaçlarını da eğitimin bir parçası gibi görmelidir elbette. Ancak anne-babaların beklentileri ve talepleri, öğretmenin motivasyonunu düşürmemeli ve dolayısıyla çocuğun gelişim-öğrenme sürecini sekteye uğratmamalıdır.
Eğt. Uzm. Tuba EREN ÖCAL
birth2day Okul Öncesi Eğitim Danışmanlığı Genel Koordinatörü
tuba@birth2day.com / www.birth2day.com