Biz okul psikolojik danışmanlarının en gözde konusu genelde sınavlar olur. Özellikle kurslardaki asıl amaç öğrencilerin bir sonraki eğitim basamağının daha seçkin olmasını sağlamaktır. Yapılan eğitim koçluğuyla öğrenci hızlı ve yoğun bir şekilde sınava hazırlanır. Sayısız bireysel görüşme yapılır, çalışma programları oluşturulur, denemeler yapılır, eksikler saptanır. Her öğrenci için bu böyle sürer gider. Kimileri bu süreci kolay atlatır kimileri ise zorlanır. Çocuklarımızın önünde her zaman olduğu gibi yine bir sınav mevcut. Bu sefer yapılacak olanın ismi de LGS yani Liseye Geçiş Sınavı. Liseye geçişte önemli bir yer tutan bu sınavda öğrenciler sadece 8. Sınıf konularından sorumlu tutulmaktadır. Her sınavda olduğu gibi yapılması gerekenler ortada. Dersi derste dinlemek, evde tekrar etmek, ödev yapmak ve zamanı iyi yönetmek. Aslında iş bu kadar basit. Bir konuda yeterli miktarda bilgi sahibi olduktan sonra geriye kalan tek şey psikolojik sağlamlığı korumak, kaygı durumunu düzenlemektir. Biz ruh sağlığı alanında çalışanlar olarak çoğu zaman öğrencinin kaygıyı belirli bir düzeyde tutması konusunda öğrenciye yardımcı oluruz. Tabi ki bu öğrenci-psikolojik danışman işbirliği ile sağlanır.
Öğrenci ellerimizin tam arasındayken, sınav sürecine odaklanmışken başka bir ses daha yükselir. ‘Hocam matematiğimiz çok kötü, hocam ödevlerimizi zamanında yapamıyoruz, denemedeki netlerimiz çok düştü, vb…’ Bu yükselen ses aşırı halde kaygılı, mükemmeliyetçi, çocuğunu bir robotmuşçasına komutlarla ilerletmeye çalışan ebeveyninden başkası değildir. Veli o kadar kaygılıdır, sınavdan o kadar korkuyordur ki bunu gören öğrencinin kafasında birden sirenler çalar. Ebeveyni bu kadar endişeliyse demek ki endişelenecek bir durum var diye düşünür. Kaygısı, panik hali daha da artar. Ya da tam aksine ne yapsa mutlu olmayan, hep daha iyisini isteyen velisinin ona verdiği görevler altında ezilir. Başka bir öğrenci de aslında elinden geleni yapıyorken başaramayacağım, ailemin beklentisini karşılayamıyorum mahcubiyeti ile tüm emeği bir panik anına yenik düşer. Bu gibi olumsuz durumlar yaşamamak için mutlaka veliye de rehberlik hizmeti sağlanmalıdır. Ebeveyn-öğrenci-okul işbirliği sağlanmadığı takdirde istenilen başarı elde edilemez. Liseye geçişte son adım olan 8. Sınıfa kadar öğrencisinin ödevlerini yapan, sorumluluklarını üstlenen, peşinde adım adım koşturan veli çocuğum çok sorumsuz diye yakınmamalıdır. Ebeveyn olarak çocuğun her anına müdahale edilmemeli, onun istekleri de göz önünde bulundurulmalı ve asla çocuğu yerine konuşulmamalıdır. Günümüzde çoğu anne-baba çalışıyor. Çalışıyorum, vakit bulamıyorum bahaneleriyle öğrenciyi öğretmenlerine teslim edip bu yolda onu yalnız bırakmamalı, fazla ilgiyle bunaltmayalım derken iletişimsiz de kalınmamalıdır. Aslında tüm olay hayatın her alanında olduğu gibi dengeden ibarettir.
Peki, LGS ebeveyni ne yapmalıdır, nasıl davranmalıdır?
- Öğrencinin eksiğinin tespit edilmesinde yardımcı olmalı ve bu eksiklerin kapatılmasında öğrencinin ihtiyaçlarını gidermeli, destek olmalı
- Olumlu davranışa odaklanmalı, öğrencinin başarılarını övmeli
- Gerekirse öğrenci motivasyonu için çocuğuyla birlikte hedef belirlemeli
- Öğrencisiyle eğleneceği, stres atabileceği aktiviteler yapmalı
Şunu unutmayın aslında bu hayatın her anı bir sınav. Herkesin tercih ettiği, yürüyeceği yollar var. Başarı bir yolculuktur, bir varış noktası değil. Bu yolda çocuğunuzun önünde, arkasında değil yanlarında yürüyün. Hata değil çare bulun.
Psikolojik Danışman Fatmanur Murat