Teknolojik gelişmelerin hızını takip edemiyoruz. Hayatımıza bir anda dâhil oluyorlar. Teknolojinin yarar ve zararları, hangi tarafın ağır bastığı ile ilgili tartışmalar süredursun teknolojinin faydaları yadsınamaz bir gerçek. Eğitim ve öğretim de bu gelişmelerden nasibini alıyor. Kara tahtalar yerini akıllı tahtalara, tepegözler projeksiyonlara, yazılı birçok kaynak telefon, tablet ya da bilgisayar için e-uygulamalara dönüşüyor. Artık bilgi bir tık ötemizde, parmaklarımızın ucunda. Eski zamanlarda olduğu gibi elimizdeki sınırlı kaynaklar ile idare etmek zorunda değiliz. İstediğimiz her bilgiye ister yazılı ister görsel olarak ulaşabilme lüksüne sahibiz. Ödevini bilgisayarda yapıp yapıp mail olarak öğretmenine gönderen, kitap yerine tablet taşıyan öğrenciler artık kimseye tuhaf gelmiyor.
Tüm bu gelişmelerle birlikte; bilgiye ulaşmanın hızına yavaş yavaş vakıf olan dünya; eğitim ile ilgili yeni sorular soruyor. Okulun yeri ve öğretmenin yerini – önemini ve konumunu sorguluyor. Gelişen ve değişen dünyada okul ve öğretmen nasıl olmalı? Bu baş döndürücü hıza adapte olmalı mı? Yoksa farklı bir yol mu denenmeli?
Dünya son 50 yılda hiç olmadığı kadar hızlanan bir eğitim reformu ile karşı karşıya. Okul ve öğretmenin bilgiye ulaşmadaki tek alternatif olduğu dönemden; rehber olduğu, yönlendirme yaptığı; didaktik öğretimden yaratıcılık ve hayal gücüne dayalı öğretime hızla yol almakta. Okul artık öğrencinin bilgi aldığı değil zaten kolayca ulaşabildiği bilgiyi işleyebildiği, ürüne dönüştürebildiği kurumlara dönüşüyor. Öğretmen ise öğretim yapan bilgi kaynağı kabuğunu değiştirip yeri geldiğinde öğrencisi ile öğrenebilen, vizyon sahibi, rehber konumuna geçiyor. Son birkaç yılda sosyal medya ve medya ile karşımıza çıkan, ödüller alan, konferanslar veren ve en önemlisi çocukların hayatına gerçek anlamda dokunabilen öğretmenlerin ortak özelliğinin ‘Vizyon’ sahibi olmaları olduğunu görüyoruz. Kendini geliştiren, yenileyen, dünya üzerindeki gelişmeleri takip edip kendine uyarlayabilen öğretmenler öğrencilerini gelişen dünyaya uygun bireyler olarak yetiştirirken; okulu da bir bina olmaktan çıkarıp ona çok boyutlu, uluslararası bir kimlik kazandırıyorlar.
Geleneksel öğretmenlik özelliklerini yavaş yavaş yitiren Öğretmenlik olgusu, kabuk değiştirerek yeni bir forma dönüşüyor. İlerleyen zamanlarda bu durum öğretmenlik mesleği için bir zorunluluk halini alacağa benziyor.
Eğitim- öğretim bir ülkenin gelişebilmesi için temel şarttır. Öğretmen ise bu şartın olmazsa olmazıdır. Değişen ve gelişen dünyaya adapte olmak zorunda olan eğitim sistemi ve onun uygulayıcısı olan öğretmen bakış açısını değiştirmeli. Yenilikleri takip eden, alanına uygulayan, kendine global bir vizyon oluşturup bunu öğrencilerine aktarabilen öğretmen ve bu sistemi benimseyen öğretmenlere sahip ülkelerin başarısı gözlerimizin önünde. Bu başarıyı yakalamak ve gelişen teknoloji ile değişen dünyaya adapte olabilmemiz için bundan sonra öğretmenler olarak kendimize sormak zorunda olduğumuz ve cevap aramamız gereken soru; Öğretmenin günümüz dünyasında rolü nedir?