Ülkemizde yasalar gereği tüm eğitim-öğretim faaliyetleri Milli Eğitim Bakanlığının denetim ve gözetiminde yapılmaktadır. Mesleki eğitim faaliyetleri yaygın eğitim olarak Halk Eğitimi Merkezleri, muhtelif kurslar, üniversitelerin yaşam boyu eğitim merkezlerinde ayrıca firmaların, çeşitli kurum kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin eğitim kurumlarıyla işbirliği yaparak yürüttükleri eğitimlerdir. Örgün eğitim olarak da ortaöğretimde lise düzeyinde Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri, Çok Programlı Anadolu Liseleri ve Mesleki Eğitim Merkezlerinde mesleki eğitim yapılmaktadır. Halk arasında mesleki eğitim yapılan bu okulların tümüne birden meslek liseleri denilmektedir.
Meslek liselerinin mülkiyeti açısından şahıs, şirket veya vakıflarca kurulmuş olanları da bulunmaktadır. İlk yıllarda sektör olarak en çok ihtiyaç duyulan turizm ve sağlık meslek liseleri olarak açılmış daha sonra diğer sektörler için çeşitli mesleklerde eğitim veren özel meslek liseleri çoğalmıştır. Bu artış 2014 yılında özel okullarda okuyan öğrencilerin bir kısmına devlet desteği verilmesinin ardından hızla çoğalmıştır. Özel okullara verilen eğitim-öğretim destek ödemesine son verilmiş ancak Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) içinde ve dışında açılan Özel Meslek Liselerine ve belirlenmiş alan ve mesleklerde okuyan öğrenciler için devam etmiştir.
Özel okul sahipleri üye oldukları İstanbul Ticaret Odası (İTO) 15 nolu Eğitim Meslek Komitesince 2022 yılında “Ortak Akıl Konferansı” düzenlemiştir. Benim de katıldığım bu çalışmaya konunun uzmanları, özel okul sahipleri/kurucuları-yöneticileri, sektörel dernek ve vakıf temsilcileri, akademisyenler, üniversite mütevellileri, okul müdürleri, federasyon ve sendika başkanları ve Milli Eğitim temsilcileri katılmıştır. Daha sonra bu toplantıda ortaya çıkan fikirler, alan tarama ve araştırmalar, yayınlanmış raporlar, resmi istatistik ve yayınlar, ulusal ve uluslararası sınav değerlendirmeleri, bütçe raporları, kalkınma planları, MEB Stratejik Planları, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, Vizyon belgeleri ve MEB Şura Kararlarıyla birleştirilerek “Özel Öğretimin Geleceği: Vizyon ve Stratejiler” ismiyle İTO Sektörel Araştırmalar 2023-2 nolu yayını olarak 562 sayfalık faydalı bir esere dönüştürülerek kitaplaştırılmıştır.
Yedi bölümden oluşan bu kaynak eserde; Birinci Bölümde: ülkemizde eğitim sisteminin kurumlarının tarihçesi, finansmanı, paydaş ve veri analizi mevcut durum analizi ve değerlendirmesiyle başlanmıştır. İkinci bölümde, özel okullar, meslek liseleri, motorlu taşıt sürücü kursları, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri, özel öğretim ve muhtelif kurslar ayrı ayrı olmak üzere mevcut durum, sorun ve swot analizi, eğitim vizyonu, görüş ve öneriler başlıklarında araştırmaya yer verilmiştir. Üçüncü bölümde; ABD, Almanya, Çin Halk Cumhuriyeti, Finlandiya, Güney Kore, İngiltere, İsrail, Japonya, Kanada, Singapur ve Rusya ülke dünya örnekleri ayrı ayrı eğitim felsefesi, reformu, rol ve sorumluluk, finansman, model, öğretmen yetiştirme, din eğitimi, özel öğretim başlıklarında incelenmiştir.
Dördüncü bölümde; “Toplum 5.0, Eğitim 5.0, dijitalleşme, blok zincir, evde eğitim, okul özerkliği, eğitimde STEM, karma yaş grubu sınıfları, proje tabanlı öğrenme, kişiselleştirilmiş eğitim ve meslektaş gözlemi” gibi güncel konularda bilgiler yer almıştır. Beşinci bölümde; işletme ve finansman modelleri, öğretmen ve okul özerkliği, öğretmen seçme ve geliştirme, mesleki eğitim konularında farklı uygulamaların bulunduğu ülkelerden örnek uygulamalara yer verilmiştir. Altıncı bölümde; 59 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen ortak akıl konferansında 5 farklı masa ve 9 gruptaki çalışma sonuçları ve birleştirilmiş sonuçlar paylaşılmıştır. Yedinci son bölümde ise özel okullar, meslek liseleri, rehabilitasyon merkezleri, sürücü kursları, dersane ve çeşitli kurslar başlığında; eğitim kalitesi, öğretmen, öğrenme, dijital yeterlik ve teknoloji kullanımı, finansal sürdürülebilirlik ve yapısal dönüşüm/reform konuları ele alınmıştır.
Bu çalışmada ayrıca 2021 yılı son çeyreğinde özel öğretim kurumlarında 667 kişiyle yapılan saha araştırmasında 698 veri analiz edilmiştir. Buna göre; özel okulların % 55,9’u kendi isim ve markasıyla meslek liselerinde ise %90,1’i kendi isim ve markasıyla hizmet vermektedir. Özel okulların % 84,9’u lise, % 70,8’i ortaokul ve % 59,9’u ilkokuldur. Özel öğretim kurumları % 94’ü kantin ve yemekhane hizmeti, % 80,1’i servis-ulaşım, % 86,8’i güvenlik ve % 61,6’sı revir hizmeti de vermektedir. Özel okullara verilen öğrenci teşvik ve desteklerin % 49 ve % 55,8 oranla yatırım ve teşvik politikası en düşük memnuniyet, % 75,9 e-okul sistem yeterliliği ile en yüksek memnuniyet ölçülmüştür. İstihdam edilen öğretmenlerin alan-pedagojik bilgisi ve deneyimi % 70 memnuniyet almıştır. Özel meslek liselerinde % 96,3’ünde 81 ve üzeri kayıtlı öğrenci bulunmakta ve % 89,9’da 21 ve üstü öğretmen çalışmaktadır.
Sorun analizinde; mevzuat yetersizliği, denetim sık olmaması gibi bürokratik sorunlar % 28,8 ile vergi yükümlülüklerinin fazlalığı % 25,3 ile özel okullar ile kamu kurumları arası fırsat eşitsizliği, nakil sorunları ve açılışta fazla detay % 21,3 ile özel okulların stratejik yönetim (vizyon-bilinç-fazla mesai) eksikliği ve ötekileştirilmesi % 19, 1 ile nitelikli yönetici ve personel bulunamaması % 24,7 ile öğretmenlerin özlük haklarının bulunmaması % 30,6 ile kalifiye öğretmen bulunamaması % 28,2 ile sözleşmeli öğretmen bağının MEB atamaya başvurması veya başka özel kurumlara gitmesi % 22,6 ile öğrencilerde disiplin eksikliği % 49,5 ile ailelerin fazla koruyucu yaklaşım % 17,8 ile personelde iş disiplini eksikliği % 23,2 ile nitelikli personel bulunamaması % 17,1 ile özel okulların teknolojik gelişmelere entegrasyonu ve uyumu % 41,3 ile teknolojik donanım pahalı olması % 31,3 ile sorun olarak belirtilmiştir.
SWOT analizinde ekonomik sıkıntılar, kalite, teknolojiye uyum, nitelikli insan kaynağı ve değişim ön plana çıkmıştır. Özel okulların sürdürülebilirliği için öncelik vermesi gerekli alanlarda; daha kaliteli uygulamalı eğitim, öğrenci teşvik ve destekleri, teknolojik gelişmelere uyum, kalifiye öğretmen bulma ve kurumsallaşmaya önem verilmelidir. Öğrencilerin sınav not başarısı yanında duygu ve yetenek gelişimine önem verilmelidir. Sınavsız bir eğitim modeline ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
Devletin öğrenci başına desteği ve teşvikler özel okul yatırımcıları tarafından yetersiz bulunmuş ve öğrencilerden yıllık alınabilecek eğitim ücreti ve artışı sınırlaması sektörde memnuniyetsizlik oluşturmaktadır. Özel okullarda ekonomik sıkıntılardan sonra staj, iş imkânları, SGK primler, ML karşı önyargılar, iletişim ve koordinasyon eksiklikleri, bürokrasi ve mevzuat yorum farklılıkları, kamu kurumları arası problemler dile getirilmiştir.
OSB içinde de staj ve istihdam % 70,6 ile 1. Sırada, deneyimli bilgili teknik öğretmen eksikliği % 55,6 ile öğrencilerle; motivasyon ve akademik eksiklikler, davranış ve iletişim problemleri, servis ve yemek, disiplin ve devamsızlık sorunlardan en önemli olanlarıdır.
Özel meslek liselerinin yeni misyonu % 35 oranıyla üretim, istihdam, mesleki ve akademik eğitim, teknoloji odaklı, yetenekli gençlerin tespiti ve yönlendirilmesidir. Teknolojik destekler, öğrencilerin becerilere göre teknik liselere yönlendirilmesi gereklidir. Okullarda alan çeşitliliği, müfredat düzenlenmesi, atölye ders saatlerinin uygulamalı mesleki eğitimin artırılması gerektiği düşünülmektedir. Okullara teknik eğitim için destek (burs, malzeme, teşvik, staj imkânları) artırılmalıdır.
Yapılan araştırmalar insan kaynaklarındaki kalite artışının eğitimle geliştirildiğinde verimlilik ve katma değere sebep olduğu; eğitime yapılan yatırımın getirilerinin diğer faktörlerle karşılaştırıldığında tüketim değil aksine karlı bir yatırım faaliyeti olduğu görülmüştür. Herkes tarafından kabul edilen eğitim etkisiyle insanlar kendilerine ve çocuklarına bu konuda yatırım yapmaktadır.
Bu araştırmalarda eğitim literatüründe Toplum ve Eğitim 5.0, dijitalleşme, blok zincir, evde eğitim, okul özerkliği, Stem, karma yaş grup sınıfları, proje tabanlı öğrenme, kişiselleştirilmiş eğitim, meslektaş gözlemi, gibi yeni kavramların yer aldığı görülmektedir. Avcı ve toplayıcı toplum, tarım toplumu, endüstri toplumu, bilgi toplumu olmak üzere insan topluluklarının yaşam şartlarını ve kültürel gelişimlerini evrelerle açıklanmaktadır. Toplum 5.0 kavramı; sosyal sorunları yeni bir bakış açısıyla ele alıp çözmeyi, ekonomik kalkınmanın sürdürülmesini insan merkezli (insanların fayda ve taleplerine odaklı) bir toplum oluşturmayı amaçlamaktadır.
Sürdürülebilir kalkınmada nitelikli eğitim amacı; “herkese ücretsiz ilköğretim ve ortaöğretim, nitelikli okul öncesi eğitime eşit erişim, karşılanabilir kaliteli teknik, mesleki ve yükseköğretim, finansal başarı için gerekli niteliklere sahip insan sayısının artırılması, eğitimde ayrımcılığın bitirilmesi, evrensel sözel ve sayısal okuryazarlık, sürdürülebilir kalkınma ve dünya vatandaşlığı eğitimi, kapsayıcı ve güvenli okullar inşa edilmesi ve mevcutların iyileştirilmesi, gelişmekte olan ülkeler için yükseköğretim burs imkânlarının artırılması, gelişmekte olan ülkelerde nitelikli öğretmen arzının artırılması” hedeflenmektedir.
Eğitim 5.0 eğitim modelinin temelini; “kişiselleştirilmiş eğitim, öğrenim esnekliği, sürekli gelişim, eleştirel düşünme ve problem çözme, veri yorumlama, öğrenci katılımlı müfredat, proje bazlı öğrenme, teknoloji ve eğitim birlikteliği” gibi dinamikler oluşturmaktadır. Bu temeller ışığında her ülke kendi koşullarına ve ihtiyaçlarına göre farklı biçimlendirmelerde bulunabilir.
OECD 2020 raporuna göre; mesleki eğitimin yaygın olduğu ülkelerde, nitelikli yetişkinler yüksek istihdam oranlarına sahiptir. Ortaöğretim düzeyinde mesleki yeterliliklere ve genel mesleki yeterliliklere sahip yetişkinler benzer kazançlar elde ederken OECD ülkeleri genelinde yükseköğretimi tamamlamış bir kişinin kazancı, mesleki eğitimi tamamlamış bir kişiye göre % 34 daha fazla olarak belirlenmiştir. Bu durum doğal olarak gençlerde ve ailelerinde üniversite mezunu olma talebini arttırmaktadır.
Okul ve iş temelli öğrenme, faydalarına rağmen az görülmektedir. Güçlü bütünleşmiş okul ve iş temelli öğrenme mesleki programlarına sahip ülkeler aynı zamanda mesleki niteliklere sahip yetişkinler için en yüksek istihdam oranına sahip ülkelerdir. Ancak tüm OECD ülkelerindeki mesleki eğitim gören lise öğrencilerin yalnızca % 33’ü böyle bir eğitim programına kayıt yaptırmaktadır. Bu öğrencilerinin % 66’sında mesleki eğitim gören öğrencilerin yükseköğretime devamını sağlamak için çeşitli yollar bulunmaktadır. Bu ülkelerin genelinde mesleki lise eğitimini tamamlamış öğrencilerin % 70 lik kesimi eğitimlerine yükseköğretime kayıt olarak eğitime devam etmektedir.
Ülkemizde de meslek lisesini bitiren gençlerin büyük çoğunluğu üniversiteye gitmek istemektedir. Üniversiteye yerleştirme başvurusu yapabilmek için giriş sınavlarında 150 ve 180 puan almış olmak barajının kaldırılmış olması, neredeyse her ilde devlet ayrıca büyükşehirlerde vakıf üniversitelerinin ve kontenjanlarının artırılmış olması, meslek yüksekokulu kontenjanı önceliği ve mesleğinde tercihte ek puan alıyor olmaları gençlerin beyaz yakalı olma talebini artırmıştır.
İTO ev sahipliğinde düzenlenmiş olan “Özel öğretimin geleceği: vizyon ve stratejiler” ortak akıl konferansında özel meslek liseleri alanında iki farklı masada farklı grup tarafından “destek ve teşvikler, dijital dönüşüm, teknik eğitimci, farkındalık çalışmaları, kariyer yönetimi, yeni eğitim modeli, tanıtım çalışmaları, mevzuat düzenlemesi ve işbirlikleri alanları” üzerinde durulmuştur.
Her iki masanın birleştirilmiş sonuçlarında; “özel meslek liselerine yönelik teşvikleri artırmak için lobicilik, tanıtım ve kamuoyu oluşturma faaliyetlerini artırmak, eğitim modeli ve müfredatından inovatif yaklaşımları benimsemek, eğitim kalitesini ve verimliliğini etkinliğini artırmaya yönelik teknolojilerin MTE alanında yaygın bir şekilde kullanılmasını sağlamak, girişimcilik faaliyetlerini artırmak, öğrenci ve mezunlarının sektör ihtiyaçlarına uygun şekilde istihdam edilmesini sağlamak, eğitim sistemini dünya standartlarına taşıyacak mevzuat sistemini oluşturmak, özel mesleki öğretim sektörüne nitelik ve nicelik açısından yeterli öğretmen yetiştirmek, meslek liselerine olan talebi ve farkındalığı artırmak” stratejileri geliştirilmiştir. Bunun yanında özel MTAL’ler bünyesinde MESEM programlarının destek programına alınmasının önerilmesi, okulların teknoloji altyapısının güçlendirilmesi için gerekli finans kaynaklarının araştırılması, öğrencilerin üniversiteye giriş şartlarının düzenlenmesi için öneriler sunulması gibi proje önerileri de geliştirilmiştir.
Son olarak ülkemizde 75.467 okulun 14.352’i özel okul (%19,01), 18.710.265 öğrencinin 1.631.192’i özel okulda okuyan öğrenci (% 8,71), 1.168.896 öğretmenin 175.499’u özel okulda çalıştığı (% 15,01), 742.829 dersliğin 134.146’sı özel okullarda (% 18,05) bulunmaktadır. Özel ve resmi toplam 4274 meslek lisesinin 317’ si özel (% 7,41 oranı), toplam 1.743.390 meslek lisesi öğrencisinin 148.011 özel (% 8,48 oranı), 148.379 öğretmenin 8707 özelde (% 5,86 oranı), 70.440 dersliğin 7692 (% 10,9 oranı) olduğu görülmektedir.
Ayrıca özel okullar içindeki mesleki eğitim oranları da; okulda % 2,20 – öğrencide % 9,07 – öğretmende % 4,96 – derslikte % 5,73 ile oldukça az olduğu buradan özel okullar yapan kurucu/işletmecilerin bu alanı karlı bulmadığı ve yatırım yapmadığı söylenebilir. Yine resmi meslek liseleri içindeki ve özel meslek lisesi öğrenci oranıyla ( % 8,48) tüm özel okullardaki öğrencilerin resmi olana oranı ( % 9,07) birbirine yakın olmasını Özel Meslek Liselerindeki devlet desteğiyle sağlandığı kesilmesi halinde bu oranın düşeceği söylenebilir. Zira devletin ücretsiz meslek liseleri varken velilerin para ödeyerek özel meslek liselerini gönderme oranı doğal olarak düşecektir.