“Çocuğunuza verebileceğiniz en büyük hediye; değişim, kayıp, acı, veya strese karşı onları korumak değil, yaşamın onlara sunduğu tüm şeylerle başa çıkmalarına yardımcı olmak ve güvenli bir şekilde büyümelerini desteklemektir.”
Doktor Harpharm “When a Parent Has Cancer”
Çocuklar, merak eden, araştıran, yetişkinlerin dahi kendi aralarında konuşmaktan çekindiği konular hakkında sorular sormayı seven hayal gücü son derece gelişmiş bireylerdir. Onlar için merak etmenin ve soru sormanın sınırı yoktur. Bu yazımda, çocukların soyut kavramlar ile ilgili oluşan meraklarına nasıl karşılık vermemiz gerektiği ile ilgili fikirlerimden bahsedeciğim.
Çocuklar, rutinleri önemser ve rutinlerin dışına çıkıldığı zaman rahatsız hissedebilirler aynısı, onların her yönden bakımını sağlayan ebeveynlerin veya yetişkinlerin kaybedilmesiyle de ortaya çıkabilir. Bu kişilerin bir anda eksilmesi çocuklarda birtakım merak duygularının, kaygılarının, üzüntülerinin oluşmasına sebep olabilir ve bununla birlikte yetişkinlerden sözel olarak bir cevap almak isteyebilirler bazen ise çocuk, ölüm kavramını annesi ve babası gibi yakın aile bireyleri ile değil de kendisine daha uzak kişilerle veya aktivitelerle dışarıya vuruyor ve rahatlamaya çalışıyor olabilir öyleyse aşağıda belirttiğim sorularımız üzerinden gidelim;
- Ölüm nedir? Neden ölürüz?
- Kaybedilen yakına karşı, “anneannem-dedem nereye gitti?” gibi sorular çocuklar tarafından sıkça karşımıza çıkabilir.
Çocukları her ne kadar acılardan ve kayıplardan korumaya çalışsakta ölüm her yerde karşımıza çıkabilir. (şarkılarda, filmlerde, en yakınlarımızda.) Burada önemli olan bu tip kritik anlarda nasıl bir duruş sergilememiz ve nelere dikkat etmemiz gerektiğidir.
Öncelikle çocuğun,
- Yaşını ve gelişim evrelerini
- Yaşanılan olayla ilgili sebep-sonuç ilişkisini
- Çocuğun beden dilini önemseyerek takip etmektir.
Peki gelelim olay anında nasıl davranacağımıza
Eğer bir çocuk tarafından, “neden ölürüz?” veya “anneanneme-dedeme ne oldu?” şeklinde sorular alırsak öncelikle sakin kalmalı ve kendisinin nasıl bir cevap aradığına odaklanmalıyız burada gerçekten yaşadığı bir kayıptan sonra mı ölümü merak edip sorular soruyor yoksa çevresel uyarıcıların televizyon, internet gibi iletişim araçlarının etkisine mi maruz kalıp sorguluyor.
Aslında her ikisinde de burada cevabımız çok kolay çocuğa, konuyu dolaylı olarak anlatmak yerine kısa ve net bir şekilde; canlıyken yaptıklarımızı ölünce artık yapamayacağımız bir durum olarak anlatmak veya “anneanneme-dedeme ne oldu?” sorusuna dönecek olursak buna cevaben çocuğun algısını karıştırmadan yine net ve kısa bir şekilde “anneannen-deden öldü maalesef onu tekrar göremeyeceğiz fakat onu özlediğimiz her an hatırlayabiliriz” demek en doğru cümle olacaktır.
Bu netlik sizi korkutmasın çünkü ölüm kavramı çocuklar için sadece bir kelimedir çocukların zihinlerinde bu kavram tam olarak oturmadığı için yetişkinlerde yarattığı üzüntünün, korkunun, acının farkında değillerdir burada önemli olan soruyu soran çocuğa karşı güven verici, kararlı, birebir ve sakin yaklaşımlarda bulunmaktır. Son olarak bir kayıp durumunda çocuğun 7 yaşından önce ağıtlı, ağlamalı ortamlarda bulunmaması cenazelere, defin işlemlerine maruz kalmaması çok önemlidir. Çünkü yoğun üzüntü ve tepklilerin olacağı bu ortamlar çocuklarda büyük bir korkuya ve hatta travmalara sebep olabilir. Kısaca bir çocuk size ölümle ilgili sorular soruyorsa öfkelenmeden çocuğun sorduğu sorulardan bağımsız abartı tepkiler ve örnekler vermeden, sadece sorduğu soruyu cevaplayarak onlara yardımcı olabiliriz ve eğer ki çocuk ölüm kavramını resimlerinde, oyunlarında bulunduruyor ise hemen endişelenmemeli bunu gerçek hayata bir ön hazırlık olarak görmeli ve çocuğu gözlemleyerek takip etmeliyiz.