Kişilik yapımız başta genetik faktörler olmak üzere zaman, sosyal çevre, ebeveyn etkisi gibi durumlara göre değişkenlik gösterir. Kişinin bireyselliğini yani evrendeki konumunu belirleyecek olan ise eğitim sistemidir. Bireysellik söz konusu olduğunda aslında her açıdan kendi dünyasını oluşturacak olan kişi öğrenmesini tanımlayacak olan eğitimden yararlanmak için aracılara ihtiyaç duyar. Sadece öğrencilikte geçerli olmayan bu durum, hayat boyu devam edecek bir öğrenme modeli ile mümkündür. Bu da kişinin aslında hayat boyu öğrenci olmasıyla gerçekleşir. Peki eğitim evreninde öğretmenlerin bu açıdan yeri nedir? Bir öğretmenin bu evrende sadece aktaran olmasıyla sistemin başarı göstermesi mümkün değildir. Biz öğretmenlerin de toplumdaki bireyselliğimizi oluşturmada öğrenciye ihtiyacımız olduğu düşünülecek olursa bize biçilen rolün farkındalık yaratmak olacağı çok açıktır. Peki nedir? bu bireysellik ve eğitimde yeri nedir? Soru sorarak başlamak eğitim evrenindeki taşların yerini değiştirebilmek açısından gereklidir. Soru soran bir nesil yaratmak kendi bireysel doyumunu sağlayarak bütüne fayda sağlamak isteyen bireylerin yetişmesi için elzemdir.
O halde bilimsel yöntem basamaklarını gerçekleştiren bir öğrenme ortamı yaratmak eğitimde rolü olan her bireyin görevidir. Bu düşünceyi gerçekleştirmek için kişilerin ihtiyacı olan okuma çalışmasının eğitim ortamına yansıtılması yapılması gerekenlerdendir. Ancak bu okuma çalışmasının kişilerde farkındalık yaratabilmesi için kitap okuma ve dolayısıyla araştırma yapma davranışının bütün derslerin içine entegre edilmesinin sağlanması gerekir. Amacımız farkındalık yaratmak olduğunda bireyin eyleme geçmesi için öğretmen ve öğrenci arasındaki etkileşimin davranışa dönüşüm noktasında ihtiyacı olan ortamların oluşturulması gerekir. Bireyselliğini gerçekleştiren kişilerin toplumsal açıdan sağladığı katkıda bir arada olma bilincine evrilir. Bu yüzden kişilerin öğrenme stillerinin belirlenmesi başarının sağlanmasına olanak verir. Çünkü kişi her ne kadar sosyal olsa da aslında sahip olduğu özellikler bireyselliğinin gereğidir. Bu durumda kişiye hizmet edecek öğrenme ortamlarının sağlanması, sağlıklı toplumların gelişmesini sağlar. Öğrenme stillerini belirlemek için eğitim ortamlarında birçok çalışma yapmak gerekir. Temelde birçok öğrenme stili mevcut olsa da bu stiller kişilerde görsel, işitsel ve kinestetik öğrenme durumlarına hizmet eder. O halde sınıf ortamında sadece bu stillerin birine yönelik çalışma yapılması başarının istenen seviyede olması için yeterli değildir. Peki sınıf ortamında bu çeşitliliğe rağmen öğretimde farklılık yaratılabilir mi? bu sorunun cevabı bu durumu fark eden öğretmenin yapacağı çalışmalara bağlıdır.
O halde öğrenme süreci, bu öğrenme stillerine uygun olarak düzenlenirse geleceği yapılandırmak genç insanlara yol açmak mümkün olacaktır. Bu sayede tekdüzelikten kurtulan açık bir sistem olan eğitim girdilerini ve çıktılarını düzenleyebilen sürdürülebilir bir evrene dönüşür. Bu açıdan bakıldığında sınıfların mevcut öğrenci sayısının azaltılması da bu farkındalığı yaratma ve öğretmenin planlaması açısından başarıyı arttırır bir etkendir. Ancak yine de kalabalık da olsa farklı öğrenme stillerine yönelik ders planlaması yapmak mümkündür. Ne kadar katkıya açık olursak karşı taraftan alacağımız cevapta o kadar yükselir. Öğrenme açısından görsel stile sahip öğrenci için şekil, animasyon, sunum hazırlamak, işitsel olan için sözel anlatımlar yapmak ve kinestetik öğrenci için deney ortamları veya gezi alanları yaratmak eğitim evreninde çok önemli rolü olan öğretmenin yapabileceği işler arasındadır. Elbette bu ortamlar bireylerin sahip oldukları düşünce, ilgi, yetenek ve yaratıcılıkları ile bağlantılı olarak farklı şekillerde düzenlenebilir. Öyleyse öğrenci ve öğretmenin birbirini tanıması ve eğitimde entegrasyonun sağlanması için eğitim sisteminde yapılabilecek çok fazla eylem mevcuttur. Burada önemli olan farkına varıp bir adım atmaktır. Biz adım atarsak evren bu adımları kucaklamak için birçok olasılık yaratmakla meşgul olacak ve sistem değişecektir. Sistemin değişmesi de toplumun ve dolayısıyla ülkenin aydınlık geleceklere ulaşmasını sağlayacaktır.
