İyi bir gelecek sahibi olmak her insanın hedefi. Hedefe ulaşmak için de başarılı bir kariyer beklentisi içinde olmak. Kariyeri elde etme uğraşları için bir çok eğitim almak ve bu süreci üniversite, yüksek lisans ve doktora ile tamamlamaya çalışmak. Hatta günümüzde bu süreç ailelerin çocuklarına okul öncesinden aldırmaya başladığı eğitimlerle başlamakta.
Eğitim süreci sadece okullar ile kalmayıp, kurslar, özel dersler, yurt dışına yapılan seyahat ve orada alınan eğitimlerle bir çok kimse için devam etmekte. Gelişen teknoloji ve bilgiye kolay erişebilirlik, hedefteki meslekle ilgili alınan belgeler, sertifikalar, yabancı dil öğrenimi, iş mülakatlarında rakiplerden önde olma düşüncesi de bu sürece katkı sağlamakta. Tüm bunları düşündüğümüzde epeyce bir zaman, emek ve para harcamak da sürecin parçası.
Kimi kendi isteği doğrultusunda eğitim alarak istediği ve mutlu olacağına inandığı mesleği seçerken kimi de aile ve toplumun beklentisi, kısa yoldan iş sahibi olma gibi nedenlerle eğitim alır, meslek seçer.
Eğitim denildiğinde sadece iş hayatı ve meslek seçimi olarak bakılmamalı. Zira eğitimin kabul edilir tanımına bakacak olursak; insan davranışlarında kasıtlı ve istendik davranış değişikliği oluşturma sürecidir. Yani bireyin ve toplumun kendini geliştirmesi için de eğitim sürecine hep ihtiyaç olmuştur. Bazen formal olarak örgün ve yaygın eğitim yoluyla bazen de informal olarak yaşanılan çevreden elde edilir eğitim. Alınan eğitimlerle birey kendisinde olumlu davranış değişikliği bulacaktır. Bu değişiklik sadece kendinde değil bilgi ve davranışlarıyla etrafına da ışık yayacaktır. Birey hem kendine iyi bir gelecek sunacakken hem de çevresini etkileyeceğinden toplumun da gelişimine katkı sunar.
Yaşanılan toplumun gelişiminde eğitimin katkıları yadsınamaz bir gerçektir. Teknolojide, bilimde, sanatta, ekonomide, tarımda, hayvancılıkta, sanayide kısacası toplumun öz kaynaklarını bilinçli kullanmasında eğitim büyük rol oynamaktadır. Gelişmiş toplumlara bakıldığında ülkenin öz kaynaklarını bilim ve teknolojiyi harmanlayarak kullandıklarını görmekteyiz. Zira teknoloji için bilime, bilim için de teknolojiye ihtiyaç vardır. Bu iki kavramın gelişmesi de yine eğitimle olacaktır.
Yaşanılan toplum, bireyin gelişimine katkı sağlarken birey de kendi gelişimi ile topluma katkı sağlayacağından birey ve toplum arasındaki bağın da kuvvetli olması gerekmektedir. Gelişmeyen, teknoloji ve bilimin ilerlemediği toplumlarda kendini yetiştirmiş, iyi bir mesleği olan birey o toplumda kendine yer bulmakta zorlanacaktır. Çağı yakalamış toplumlarda ise geri kalmış bir birey yine aynı şekilde kendine bir yer edinmekte güçlük çekecektir..
John Dewey’e göre eğitim hayatın kendisidir. Eğitim ile yol alan birey hem kendine hem toplumuna fayda sağlayacaktır. Pragmatizm felsefesi hayatın sürekli değiştiğini söyler. Eğitim ile hayatı iç içe kavrayabilen bir insan değişimin de sürekli olduğunu kavrayacaktır. Bu sayede hem kendisini değiştirecek hem de toplumun değişimine fayda sunacaktır.
Eğitime ve gelişime açık insan iyi bir gelecek sahibi olabilmek için hedefine ulaşabilir. Eğitime ve gelişime önem veren ülkeler ise bilimi ve teknolojiyi yakalayarak varlıklarını daha etkin kullanacak ve ülke insanlarına iyi bir gelecek sunabilecektir!
Celil SEYFİ
‘Bu ilk yazım, canım yeğenim Cihan Alptuğ SEYFİ’ye armağan olsun’
Güzel yazı olmuş. Eline sağlık