Sınav kelimesi Türk Dil Kurumu tarafından gerçek anlamıyla ‘’ Öğrencilerin veya bir işe girmek isteyenlerin bilgi derecesini anlamak için yapılan yoklama, imtihan, test.’’ olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde de yapılan sınavlar okula kabul, işe kabul vb. nedenlerle öğrencilerin, öğretmenlerin, eğitim kurumlarının ve ailelerinin gündemini fazlasıyla meşgul etmektedir.
Değişen eğitim politikaları ile müfredatta ve buna bağlı olarak da eğitim kurumlarında birçok şey değişiyor. Bu değişimden sınavlar da payına düşeni alıyor. Sınavlardaki konu dağılımları, soru sayıları, soru tarzları gibi yenilenmeler zaman zaman öğrenciyi zor durumda bırakabiliyor. Bununla birlikte kitap okuma konusunda bir alışkanlık edinmiş ve ‘’okuma kültürü’’ edinmiş öğrencilerin bu değişimleri daha hafif atlattığı göze çarpıyor. Özellikle de anlamlı okuma yapmanın öğrencilerin sınav başarısı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu görülüyor.
Kitap okuma alışkanlığı ve okuma kültürüne sahip olmak için henüz okul öncesi dönemde bu konuya eğilmek çocukların erken yaşlarda bu alışkanlığı kazanmasına destek oluyor. Okuma alışkanlığı ile ilgili ilk kazanım aile içerisinde çocuğun kitap ile olan ilişkisine bağlı olarak gelişiyor. Bu nedenle aileler tarafından seçilen kitapların taşıdığı özellikler kadar çocuğun ebeveynlerini de kitap okurken görmesi bu alışkanlığın kazanılmasında önemli bir rol oynuyor. Okul öncesi dönemde kitap okuma, kitapta var olan resimleri inceleme üzerine kurulu olduğundan çocuklar için seçilen kitaplarda kaliteli çizimlerin olması ve çizimlerin konuyu anlaşılabilir hale getirmesi oldukça önemli. Ebeveyn kontrolünde gerçekleşen bu süreç ilkokula başlama ile sistemli bir halde ilerlemeye başlıyor.
İlkokul, okuma yazma becerisinin kazanıldığı bir zamandır. Bu zaman diliminde öğrenciler görsel okumadan dilsel okumaya doğru geçiş yapar. Alfabeyi, yazım ve noktalama kurallarını bu dönemde tanımaya başlar. Yaptığı çalışmalarla da öğrendiklerini uygulama imkânı bulur. İlkokulda okuma eğitimi yapılırken, tek bir yerden hareket etmek yanlış bir tutumdur. Okumanın yaşlara, cinsiyete ve eğitim süreçlerine göre farklılıklar gösterdiği bilinerek, bu yaş gruplarına uygun teknikler uygulanmalıdır. Bu yüzden okuma eğitimi ile ilgili dönemler ve bu dönemlerin özellikleri dikkate alınarak buna göre bir yol izlendiğinde okuma eğitimi daha başarılı olacaktır. Okumanın gelişimini, okuyucunun ilgi ve ihtiyaçları da etkilemektedir (Aytaş, 2003: 155-160). Çocuğun ilkokula başlamasıyla birlikte öğretmen kitap okuma sürecinin başrol oyuncusu olarak devreye giriyor. Aytaş tarafından da belirtildiği gibi okumada tek bir yol izlemekten ziyade öğretmenin öğrenci ihtiyacına göre esneklik göstererek bir tutum sergilemesi oldukça önemlidir. İlkokulda okuma kültürü edinmede sınıf öğretmenlerinin büyük öneme sahip olduğu görülmüştür. Sınıf öğretmenlerin okumaya yönelik tutumları, kitap seçiminde öğrencilerin ilgi, ihtiyaç, yaş ve gelişim özelliği gibi konularda dikkatli olması, seçilen kitapların görsellerinin ilgi çekici olması ve didaktik eserlerden uzak durulması, öğrencileri kitap okumaya karşı ilgili ve istekli hale getirdiği tespit edilmiştir. Öğretmenler hitap ettikleri yaş gruplarına göre usta yazar ve çizerlerin ellerinden çıkan, öğrenci istek ve ihtiyaçlarına hitap eden çocuk kitapları ile öğrencilerini buluşturmayı hedeflemelidir. Süreç içerisinde yapılan çalışmalar ile öğrencilerin motivasyonları desteklenmeli ve kitap okuma öğrencilerin gözünde bir zorunluluktan ziyade yaşamın bir parçası olarak nitelendirilmelidir.
Öğretmenlerin kitap okuma konusunda etkin bir şekilde çalışabilmesi için güncel çocuk edebiyatını aktif bir şekilde takip etmesi önemlidir. Aynı zamanda okul ve ailenin bu konuda öğretmenlere destek olması çocuğun kitap okuma serüvenine olumlu bir katkı sağlayacaktır.
Hilal SUSUZ
Kaynakça
Aytaş, G. (2005). Okuma Eğitimi. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 3 (4), 461-470. Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/tebd/issue/26122/275180