Sosyal Uyum ve Yaşam Eğitimi
0

İster kendi ülkemizde yaşayalım isterse turistik veya değişik amaçla bir başka ülkede geçici-kalıcı bulunmamız halinde bilmemiz ve uymamız gereken birçok kanun ve sosyal kurallar bulunmaktadır. Doğup büyüdüğümüz ve yaşadığımız ülkemiz için bu kuralların büyük bir kısmını ilkokuldan itibaren okullarda bir kısmını da hayatın doğal akışı içinde bir eğitime katılmadan ve çaba göstermeden öğrenmekteyiz. Bu sayede zorluk çekmeden, rahatsız olmadan ve herhangi bir cezai işleme uğramadan yaşayabilmekteyiz.

Ülkemiz dünyanın birçok kıtasından öncelikle doğu ve güneyindeki komşu ve onların bitişiğindeki ülkelerden çok sayıda insanın zorunlu veya tercihle göç aldığı bir ülke durumundadır. Bu göçün bir kısmı, Türkiye’yi yaşamak için huzurlu daha iyi bir ülke olarak görenlerin kalıcı seçtiği veya Avrupa ülkeleri başta olmak üzere diğer ülkelere geçiş amaçlı gelenlerdir. Bu tercihte coğrafi konu dışında misafirperver insanımız, devletimizin dışardaki güvenirliği ve itibarı yanında milletimizin tarihi ve dini bağları da etkili olmaktadır.

Ülkemizin son yıllarda maruz kaldığı göç dalgaları sebebiyle milyonlarca yabancı insanla birlikte yaşamak durumundayız. Bu gerçeklik karşısında öncelikle gelen yabancıların ve bizlerin bilmemiz gereken kavramlar ve durumlar hakkında bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Bu sayede sosyal uyumun gerçekleşmesi ve huzurla yaşamın devamı mümkün olacaktır. Zira bu konu daha uzun bir süre gündemimizi meşgul edecek gibi görünmektedir.

Yabancıların bilmeleri gerekenlerin başında öncelikle hak ve yükümlülükler gelmektedir. Bunlar kişinin ülkedeki statüsüne göre değişiklik gösterir. Vatandaş, turist, göçmen, mülteci, yabancı, vatansız için ayrı ayrı vize, geçiş ve ikamet durumları kanunlarla düzenlenmiştir.

Bir ülkenin vatandaşı olmak bir kimliğe sahip olup nüfusuna kayıtlı olmaktır. Bulunduğu ülkenin vatandaşı olmayan kişiler o ülkelerde yabancı olarak isimlendirilmektedir. Hiçbir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı bulunmayan ve yabancı sayılan kişiye vatansız kişi denilmektedir. Doğarken anne-babamızın tabi olduğu milliyet ve ülkenin doğal vatandaşı oluruz. İsteyerek veya kanunla vatandaşlıktan çıkarılmak durumunda vatansız kişi durumuna düşeriz ki Allah kimseyi vatansız bırakmasın.

Düzensiz göç; bir ülkeye yasadışı giriş yapmak, bir ülkede yasadışı şekilde kalmak veya yasal yollarla girip yasal süresi içerisinde çıkmamak anlamına gelmektedir. Düzensiz göç hedef, transit ve kaynak ülkeler açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken bir konudur. Düzensiz göç; hedef ülkeler için ülkelerine yasadışı yollardan gelen veya yasal yollarla gelip yasal çıkış süreleri içerisinde çıkmayan kişileri kapsarken; kaynak ülke için ülkesini terk ederken gerekli prosedürlere uymayarak ülke sınırlarını geçen kişileri içerir. Transit ülkeler içinse; kaynak ülkelerden hedef ülkeye ulaşmak için yasal ya da yasal olmayan yollarla ülkeye girip bu ülkeyi bir geçiş ülkesi olarak kullanıp ülke sınırını terk eden kişilerdir.

Mülteci; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında verilen statüyü ifade eder.

Geçici koruma, kitlesel akın olaylarında acil çözümler bulmak üzere geliştirilen bir koruma biçimidir. Devletlerin geri göndermeme yükümlülükleri çerçevesinde kitleler halinde ülke sınırlarına ulaşan kişilere, bireysel statü belirleme işlemleri ile vakit kaybetmeden, uygulanan pratik ve tamamlayıcı bir çözüm yoludur.

Ülkemiz düzensiz göç, mülteci ve geçici koruma başta olmak üzere her türde sosyal durumla yoğun şekilde karşı karşıyadır. Milyonlarca insan hareketinin kendi ülkelerinde sorun oluşturacağını düşünen başta AB ülkeleri göçün ülkemizde engellenmesi ve geçişin önlenmesi konusunda sözde bizi destekler görünmekte ve baskı uygulamaktadır. Ülkemizde bulunan yabancı ile başvuru sahibinin veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişilerin ülkemizde toplumla olan karşılıklı uyumlarını kolaylaştırmak ve ülkemizde, yeniden yerleştirildikleri ülkede veya geri döndüklerinde ülkelerinde sosyal hayatın tüm alanlarında üçüncü kişilerin aracılığı olmadan bağımsız hareket edebilmelerini kolaylaştıracak bilgi ve beceriler kazandırmak amacıyla, kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ile uluslararası kuruluşların öneri ve katkılarından da faydalanarak uyum faaliyetleri “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” 96. Maddesiyle düzenlenmiştir. İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve yabancılarla ilgili sivil toplum örgütleri işbirliğiyle gönüllülük temelinde yapılmakta olan uyum eğitimlerine maalesef katılım yeteri düzeyde gerçekleşmemektedir.

Yabancılara (Suriye, Afganistan, Irak, İran, Filistin vd) yönelik ülkemizde açılan sekiz saatlik uyum kurslarında dokuz başlık altında ihtiyaç duyulacak tüm bilgiler aktarılmaktadır. Hak ve yükümlülükler, Türkiye’nin kültürel yapısı, gelenek ve görenekler, toplumsal yaşam kuralları, geçim kaynaklarına erişim, eğitim imkânları, sağlık imkanları, sosyal hayata ilişkin bilgilendirme, hukuki konular, kadın ve aile, faydalı diğer bilgiler.

Türkiye’nin kültürel yapısı, gelenek ve görenek başlığında; “Türk dili ve özellikleri, din ve inanç yapısı, Türk aile yapısı, gelenek ve görenekler, milli ve dini bayramlar, halk dansları, folklör ve müzik, yemek kültürü konuları aktarılır.
Toplumsal yaşam kurallarında; günlük yaşam kuralları, telefon konuşmalarında uyulması gerekenler, internet kullanımında dikkat edilmesi gerekenler, resmi kurumlarda uyulması gereken kurallar, toplu yaşam alanlarında dikkat edilecekler, sigara-alkol ve uyuşturucu kullanılmaması, alışveriş kuralları, sosyal yaşam, Türklere özgü davranış ve uygulamalar öğretilir.

Geçim kaynaklarına erişimde; çalışma hakkı, çalışma izni başvurusu nereye, ne zaman nasıl yapılır, çalışma iznine ilişkin önemli bilgiler, bu konulardaki hizmetlerin neler olduğu ve nasıl faydalanılacağı bilgileri verilir.

Sağlık imkânları; Türk sağlık sistemi, acil sağlık hizmetleri, hastane randevusu almak, anne ve çocuk sağlığı, aile planlaması, eczaneler ve ilaç satın almak konularında kamu hizmetlerinden nasıl faydalanılacağı açıklanır.

Sosyal hayata ilişkin ise dini hizmetler, barınma ve altyapı hizmetleri, şehirlerarası ve şehir içi ulaşım, acil numaralar, güvenlik güçleri, sosyal ve sportif imkanlar, posta hizmetleri ve banka işlemleri, Türkiye’de konut kiralama ve mülk edinmek, her türlü abonelik işlemlerinden faydalanabilmek ihtiyaç duyulan bilgiler aktarılır.

Hukuki konular, aile ve kadın konusunda; noter hizmetleri, adli yardıma erişim, korumu ve uzaklaştırma kararı, kadına destek uygulaması, çocuklarda mahremiyet eğitimi, uyuşmazlık çözümleri, evlilik ve boşanma işlemleri, evlilik yaşı ve evlilik usulleri, çocuk, erken yaşta ve zorla evlilik ile mücadele, çocuk kaydı ve doğum kaydının nasıl nereye yapılacağı açıklanır.

HES kodu, Covid-19 hakkında bilgilendirme, e-devlet internet uygulaması, YİMER 157 hattının kullanımı, göç idaresinin mobil cep telefonu uygulamalarına erişim, e-ikametgah alınması gibi faydalı bilgiler de verilmektedir.
Hepsinden önemlisi de eğitim imkânları başlığında; Türk Eğitim Sistemi, ilköğretim ve lise okullara kayıtlar, Halk Eğitim Merkezleri, eğitim destekleri, açık öğretim sistemi, hızlandırılmış eğitim programları, Türkçe dil kursları, Türkçe ve yabancı dil uygulama ve araştırma merkezi, diplomaların denkliği, üniversiteye giriş ve burs imkânları konularında bilgilendirme yapılmaktadır. Öncelikle zorunlu eğitim çağındaki yabancı çocukların uluslar arası hukukla korunan eğitim hakkını sağlama konusunda MEB aldığı tedbirler ve çabaları takdiri şayandır. Öyle ki zamanla bu gayretler ayrıcalık olarak bile algılanmaktadır.

Devlet kurumları bu şekilde yeterli bir eğitim programını ücretsiz sunmak için çaba sarf ederek üzerine düşeni yapmaya çalışmaktadır. Ancak maalesef katılım çok az olmaktadır. Belki de kiralama, konaklama, seyahat ve alışverişte tıpkı HES kodu gibi bu uyum eğitimine katılanlara verilen sertifika kodu sorgulaması zorunluluğu getirilmesi daha hızlı ve net bir çözüm olacaktır. Yabancılara düşen ise her şeyden daha önce bu eğitimlere katılmalarıdır. Katılanların da katılmayan tanıdıklarını haberdar ederek katılmalarını sağlamalarıdır. Öte yandan bu eğitimleri sadece Halk Eğitimi Merkezleri yerine tüm resmi özel okul müdürlüklerine bırakılmasıdır. Her okul kendi mahallesindeki ulaşabildiği tüm yabancıları bu uyum eğitimine alması halinde çok kısa zamanda bu iş hallolur. Türk vatandaşı olarak bizlerin de komşu, iş arkadaşı veya çalıştığımız yere gelen yabancıları bu uyum kursları konusunda bilgi vererek onlara yardımcı olmaya çalışmalıyız. Aksi halde haberlerde istenmeyen çeşitli durum ve polisiye olaylara maruz kalmaya devam edebiliriz.

Bu eğitim, tüm sorunları çözmese de başlangıç olarak olmazsa olmaz şart olmalıdır. Sonrasında uzun sürecek olan bu insan göçünün sosyal hayata dahil olması konusunda kalıcı daha ciddi tedbirler ve uygulamalar almayı gerektirebilir. Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde yapılan 93 Harbi, Balkan Harbi, 1. Dünya Savaşıyla ve hakimiyet altındaki milletlerin bağımsızlık mücadeleleri göç ve mübadeleye sebep olmuştur. Dönemin tüm zorluklarına rağmen Osmanlı, Anadolu’ya geri gelmek isteyenlerin bu göçlerini sınırlı tutmaya çalışmıştır. Toprakları kaybetmenin ötesinde verimli topraklarda üretimle gelen vergileri korumaya sonrası olası saldırıya karşı yol güzergâhının güvenliğini, gelmek isteyenlerin etnik durumunu dikkate alarak göçü kontrol altında tutmuştur. Anavatana kabul ettiği göçü de ülkenin farklı yerlerine dağıtarak özellikle tarım-hayvancılık yapılabilecek büyük arazilere yerleştirmiştir. Bugün de benzer şekilde mevcut durumdaki milyonları her türlü ekonomik üretime dahil etmenin yolları bulunabilir. Zorunlu olarak mesleki eğitime dahil edilerek hem kendilerini üretken kılarak geçimlerini temin etmeye hem de ülkenin ihtiyaç duyduğu işgücü karşılanabilir.

(*) Bu yazı İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü resmi web sitesinden yararlanılarak hazırlanmıştır.

Facebook Yorumları

Erol DEMİR 1967 yılında Gölcük’te doğdu. Piyale Paşa İlkokulu, Gölcük İmam Hatip Ortaokulu, Gölcük Endüstri Meslek Lisesi, Anadolu Üniversitesi Bilecik Meslek Yüksekokulu Elektronik programını ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Yöneticiliği alanında yüksek lisansı “Eğitim Yöneticilerinin Sorunları ve Çözüm Önerileri” konusunda tezini tamamlamıştır. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesinde işletme alanında doktora öğrencisidir. 1990 yılında Türkkablo fabrikasında kalite kontrol teknisyeni olarak çalıştı. Öğretmenlik hayatına 1991 yılında Hakkari’de başladı. 1994 yılında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi’ne elektronik öğretmeni olarak atandı. 1995 yılında müdür yardımcısı oldu. 2000 şubat ayında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü oldu. 2003 yılında Gölcük İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak çalışmaya başladı. Aralık–2007 ile Haziran-2016 arası İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube müdürü olarak çalıştı. Temmuz – 2016 Bakırköy İlçe MEM, Temmuz-2022 İstanbul İl MEM, Ekim-2023 Küçükçekmece İlçe MEM Şube Müdürü olarak görevine devam etmektedir. Evli ve 3 çocuk sahibidir.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.